Yasaklı. Minik Bir Çocuğun Şehit Babasına Yazdığı Mektup. Yine seni özledim.Yine aklım karıştı baba..Özlem aklı karıştırır mı? Bunu öğretmemiştin bana. Bugün benim doğum günüm.Şimdi sekiz yaşımdayım.büyüdüm erkek oldum ama hala anlamıyorum sen neden yoksun baba.Önlük bana çok yakıştı. Senin hep görmek
Bu mektup bir çocuğun hayatını değiştirdi. #Otizm Sendromu #Timothy. Sağlık Servisi. Haziran 26, 2015 11:24 1dk okuma. Kanada'da yaşayan ve otizm sendromu oğlu olan bir annenin
Annesinin onu, ahlâki yönden zedelenmiş olarak gördüğü düşüncesine dayanamaz. Bu yüzden ailesine karşı alışılmış davranış tarzını harekete geçirir. Overbeck’e mektup gönderdiğinin ertesi günü, annesine Leipzig’den bir kart atar: Sevgili anneciğim, başımın ve gözlerimin ağrısından iki gecedir uyuyamaz haldeyim.
Mektuplarında Roald Dahl. Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Matild a gibi kitaplarından tanıdığımız Norveç asıllı İngiliz çocuk kitapları yazarı Roald Dahl’in yeni bir mektubu ortaya çıktı. Dahl genç bir öğrenciye yazdığı mektubunda öykü anlatımının sırrını ve kitapları seven çocukların neden hayatta
EdaNur Kaplan'ın annesine yazdığı mektup: "Hakkımı yerde bırakmayın lütfen" Cinsel saldırıya uğradığını belirterek şikayet ettiği zanlı bırakılınca intihar ettiği belirtilen Eda Nur Kaplan'ın mektubunda "Anne küçük kızın bazı şeylere dayanamıyor artık. Kızını çok harcadılar. Kimseye bir şeyini anlatamadı.
biçimdenasıl aktarılacağını gösteriyor. Bir bebeğin annesine mektubuyla başlayan kitap, anne babanın ona yazdığı mektuplar ve çocuğun yakın çevresiyle mektuplaşmasıyla devam ediyor. Çocuklar; kitaptaki şiirler, masal tadında mektuplar ile anne babaya duyulan sevgiyi, ebeveynlerin çocuklarına duyduğu
Glp8. 08 Eylül 2007, 1751 1 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує Seri Katil tarafından öldürülen çocuğun annesine yazdığı mektup Şüphesiz, bir seri katil tarafından yazılan en hasta mektup, yamyamçocuk katili Albert Fish’in 1928 yılındaki on iki yaşındaki kurbanıGrace Budd’ın annesine 8 yıl sonra 1934 te yazdığı mektuptur. Büyükşanstır ki Bayan Budd okuma yazma bilmiyordu ve böylelikle bu rezilmektubu okuma dehşetinden kurtulabilmişti. Bu mektubun aslı bu günsanatçı Joe Coleman’ın koleksiyonundadır. Çok Sevgili Bayan Budd, 1894’te bir arkadaşım Steamer Tacoma gemisinde denizci olarak denizeaçılmıştı. San Francisko’dan Hong Kong’a gitmek üzere yola varınca iki arkadaşı ile karaya çıkmışlar ve çok içip sarhoşolmuşlar. Döndükleri zaman geminin limandan ayrıldığını görmüşler. Busırada orada kıtlık hüküm sürmekteymiş. Etin kilosu 2-6 dolararasındaymış. Çok fakir olanlar arasında açlık sıkıntısı o kadarbüyükmüş ki diğerlerinin açlıktan ölmesini önlemek amacıyla 12 yaşındanküçük tüm çocuklar, et olarak pazarlanmaları için kasaplarasatılıyorlarmış. Herhangi bir kasaba gidip pirzola, biftek, kuşbaşıisteyebilirmişsiniz. Çıplak bir çocuk vücudunun bir kısmı önünüzegetirilir ve istediğiniz parçaları kestirebilirmişsiniz. Bir kızın veyaoğlanın kalça kısmı, en lezzetli bölümmüş ve dana kotlet olarak satılanen pahalı etmiş. John orada çok uzun kalmış ve insan etine karşı birdüşkünlüğü oluşmuş. New York’a dönünce biri 7 diğeri 11 yaşında ikioğlan çocuğu çalmış. Onları evine götürüp soymuş ve bir dolaba tüm giysilerini yakmış. Her gün etlerinin iyi ve yumuşak olmasıiçin onlara işkence yapıp dövmüş. Önce 11 yaşındaki oğlanı öldürmüş,çünkü onun poposu daha tombul ve tabi ki daha etliymiş. Kafası,kemikleri ve bağırsaklarından başka vücudunun her bir parçasını pişiripyemiş. Fırında pişirmiş tüm popsunu, haşlamış, kızartmış ve kuşbaşıyapmış. Küçük oğlana da aynı şeyleri yapmış. Ben o zamanlar 409 Doğu100. Sokak’ta oturuyordum. Bana insan etinin çok lezzetli olduğunu okadar sık söylemişti ki ben de tatmayı aklıma koydum. 3 Haziran 1928Pazar günü sizin 406 Batı 15. Sokak’taki evinize geldim, peynir veçilek getirdim. Öğlen yemeğini birlikte yedik. Grace, kucağıma oturduve beni öptü. Onu yemeyi aklıma koydum. Onu bir partiye götüreceğimisöyledim. Siz de evet gidebilir dediniz. Onu Westchester’da daha öncegözüme kestirdiğim boş bir eve götürdüm. Oraya vardığımızda onadışarıda beklemesini söyledim. Kır çiçekleri toplamaya başladı. Yukarıçıktım ve tüm giysilerimi çıkardım. Çıkarmasaydım üzerlerine kanınbulaşacağını biliyordum. Her şey hazır olunca, pencereden onu odaya girinceye kadar bir dolapta saklandım. Beni çıplak görünceağlamaya başladı ve merdivenlerden inmeye çalıştı. Onu yakaladım ve oda bana annesine şikayet edeceğini söyledi. Önce onu tamamen da tekmeledi, ısırdı ve tırnakladı. Boğazını sıkarak onu öldürdümve sonra da etlerini odama götürebilmek için ufak parçalara ve yedim. Fırında pişen küçük poposu öylesine yumuşak vetatlıydı ki. Tüm vücudunu yemem dokuz gün sürdü. Ona tecavüz etmedim,ama istesem bunu yapabilirdim. Bir bakire olarak öldü. masteryoda yorumuAllah daha iyi bilir ya kendi günahlarımıdüşündükçe vicdan azabı çekiyorumdevamlı çektirmek nasip etsinkalbimiz katılaşmasınama bu çinlilerin özellikle çocuklarını satanailelelerin zebanisi ben olmak isterdimateş zebani meleğinietkilemezbunlar harbi insan değil ya küfür edicem şimdi yetmeycekkelimeler. kızlarını kızkardeşlerini geneleve satan adi adamlardan birde müslümangeçinenlerden tutunda,rusyada küçük çocuklarının dolar uğruna pornodaoynamaısnı sağlayan ailelerden tutunda,.ikini tutamayıp doğum kontrolüyapmauyan ve doğan çocuklarını leğene koyupta çinde sarı nehir adıverilen nehire fütursuzca bırakanı tutunda,haçlı savaşlarında bebekleriharcayan mızraklayaıun.... alıntıdır •●쳭¯˚._.•кαяşıуαкαℓι 35½•._.˚¯쳭●•Bembeyaz bir dünyada seninle yaşamak varken, böyle uzakta durmak gücüme gidiyor. senin sevgini seninle paylaşmak varken seni sensiz yaşamak zoruma gidiyor. 08 Eylül 2007, 2031 2 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ fяυм ρяєηѕєѕ yuhh bee bi de utanmadan mektup yazmış çocukken bi tek ince hastalıktn ölünür sanırdım.. hasrettende ölünürmüş anladm. h!ç ya$nmamı$ g!b! dwRansaNda ßa$tn keşkeye dha yer yok kalbimde 16 Eylül 2007, 0041 3 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує 19 Kasım 2007, 2333 4 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує Çüşş.. başka söze gerek yokk..!! saoL üstad 19 Kasım 2007, 2337 5 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує •●쳭¯˚._.•кαяşıуαкαℓι 35½•._.˚¯쳭●•Bembeyaz bir dünyada seninle yaşamak varken, böyle uzakta durmak gücüme gidiyor. senin sevgini seninle paylaşmak varken seni sensiz yaşamak zoruma gidiyor. 25 Kasım 2007, 1527 6 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує 25 Kasım 2007, 1531 7 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує 27 Kasım 2007, 0517 8 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ Giden Gitmiştir, Gittiği Gün Bitmiştir.. Biz Gideni Değil, Giden Bizi Kaybetmiştir 27 Kasım 2007, 0729 9 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ dυѕLєяfяυм üує ne vicdan var adamda yaa S вєηi вiя вєη вiℓiяiм,вiяє уαяααη!!! вαηα вiя вєη ℓαzıм,вiяє вєηi αηℓαуαη 30 Kasım 2007, 1520 10 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ fяυм ρяєηѕєѕ beklemeyi bilenin herşey ayağına gelir;
Yine seni aklım karıştı baba..Özlem aklı karıştırır mı? Bunu öğretmemiştin bana. Bugün benim doğum sekiz erkek oldum ama hala anlamıyorum sen neden yoksun bana çok yakıştı. Senin hep görmek istediğin gibi pırıl pırıl bir öğrenci oldum ama sen göremedin üzgünüm çok üzgünüm baba...Karlı bir kış bir tabutun içine çok yakışıklıydın. Derin bir uykuya defalarca seslendim sana,cevap vermedin küstüm söz vermiştin. Kartopu oynayacaktık ilk kar yağdığında. Hava çok soğuktu ama babannem ağlarken ''oooyyy ciğerim yanıyor'' diyordu. İnsanın ciğeri nasıl yanar baba? Çok büyük bir kalabalık ama herkes bir ağızdan ''ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'' şehitsen ölmüş olamazsın. Ölmediysen nerdesin baba? Kocaman bir Türk bayrağına sarmışlardı onu hep göklerde görmek isterdin.''Kutsal sevdam bayrağım'' derdin ya hani. Nedense biraz da kıskandım o zaman seni. Affet neden anlamıyorum hala. Şimdi sen öldün mü? O zaman vatan bölündü mü? Çok karıştı aklım kim bölmek ister büyük günah değil mi? Dedem anlatırdı ya hep ''benim dedem Çanakkale?de şehit oldu vatanı kurtarmak için'' derdi ya...O zaman büyük büyük dedem yok yere mi öldü? neden tekrar vatanı bölmek istiyorlar baba? Hani okula gidince her şeyi neden öğretmiyorlar baba? Bildiğim tek şey var. O da sen yoksun yanımda. Annem çok özlüyor seni biliyorum. Babanla gurur duyuyorum diyor. İnsan gurur duyunca ağlar mı? Özleme alışır mı baba? Peki gurur senin yerine kardeşimi koklar mı? Beni maça götürür mü acaba? Biliyor musun baba,benim ciğerim yanmıyor elledim sıcak değildi fazla. Hem duman da çıkmıyor. Ama içimde bir yer var. Seni her düşündüğümde orası çok acıyor,sızlıyor,sanki kopacakmış gibi birileri devamlı kalbimi sen yokken hep hasta oluyorum baba. Bu acı nasıl diner? Ellerin ellerimi nerde bekler? Koşabilmek için seninle yollar bizi nasıl özler? Vatanı hangi canavar böler? Onlara senden başka kim dur der? Gel de anlat öğret ki bende şehit olayım baba..
herhangi bir zamanda annemin veya eş dostun masum email iletilerinden biri şeklinde önüme gelse muhtemelen benim de gözlerimin dolmasına sebep olacak mektup. ancak son birkaç günde devlet büyüklerimizin malum konuda birbirini takip eden akıllar zarar açıklamalarından sonra bu açıklamaların negatif etkisini azaltmak için ortaya attığınız bu uydurma mektuplarla ancak ortalama bir akp seçmenini kandırırsınız siz diyorum. son derece acımasız, empati yoksunu bir mektup. kürtaj zevk olsun diye yaptırılmıyor, bebek istemeyen, o bebeğe bakamayacak durumda bulunan bir çok kadın, zorunda olduğu için o operasyonu geçiriyor. kürtaj sonrası kadının zaten psikolojisi bozuluyor ama o mecbur kalmış kadını bir de böyle duygu sömürüleriyle üzmek vicdansızlıktır. ucuz edebiyattır. cefakar anamo azgın pezevenge söyle de durulsun artık, gözümü çıkaracak götveren ya. kürtaj yaptırmak zorunda kalmış onlarca anne ya da anne adayının canını acıtmak için yazılmış bir mektuptan ibarettir. siz hala kadınların keyfekeder kürtaj yaptıklarını düşünüyorsunuz değil mi? kafalar şahane... bkz 28788339 yok yere abartılmış, feleğin çemberinden geçmiş birinin ağzıyla yazılmış mektuptur. ulan daha kedi yavrusu kadar bebe nasıl kursun bu cümleleri, nasıl bu kadar olayın farkında olsun. annenin karnı kadar dar bir yerde olduğunu farkedip yaşabileceğini mi zannediyorsun; suyun içinde? algı falan yok aslanım, saçmalamayın. burayı okuyup da kürtaj düşünen bir anne adayı için, bir kısa mektup da benden."eğer kürtaj aklına bir kere girdiyse, onu artık yaptır. zaten doğsam da, hayatımın ilk beş yılını asla hatırlamayacağım. beni aldırmak istiyorsan, büyük ihtimalle sağlam bir sebebi vardır. dolayısıyla, ne bana hayatı zehir et, ne de kendine. çünkü şimdi sen tek başına bir kez ölmezsen, beni doğurduğunda, ömür boyu hep birlikte defalarca öleceğiz. asla canım yanmayacak, asla bir şey anlamayacağım. doğup da, o korktuğun hayatı bana yaşattığını düşünsene. ve canım annem, sen iyiliklere doymazsın ama, bir şey daha istiyorum senden. babama da söyle lütfen; şartlarınız çok iyi olmadan, bana çok güzel bir ortam hazırlamadan, sadece keyfiniz ve çocuk isteğiniz için beni dünyaya çağırmayın tekrar. emeğiniz büyük, bir şey söyleyemem size ama çok zorlanırım. çok üzülürüm. hadi şimdi yaptıralım kürtajı da, ben de rahatlayayım. burası çok dar lan. yine görüşeceğiz, emin ol. öpücük canım. bb" kamçılı planaryanın koli basiline yazdığı umutsuz aşk mektubundan sonra çok hücreliler camiasının en ilkel eserlerinden biridir. merkezi sinir sistemi olmayan bir canlının ağzından şiir yazmak sanatına "intak" denir.. sanırım yani.. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Oluşturulma Tarihi Temmuz 17, 2005 0000Názım Hikmet, 1940’lı yıllarda hapishaneden annesi Celile Hanım’a çok sayıda mektup ile teyze torunu olan Melekşah Arslan tarafından senelerden bu yana özenle muhafaza edilen bu mektupların bazılarını, Hürriyet’te yarından itibaren üç gün devam edecek olan Beni ölmüş bil anacığım’ başlıklı bir yazı dizisinde yayınlayacağım. Anacığım, beni bir ölüyü düşünür gibi düşün’ gibisinden bedbin ifadelerle yahut Senin daha az üzüldüğünü bilmek benim için bahtiyarlık olur. Ellerinden öperim’ şeklinde bir çocuk safiyetiyle dolu olan bu mektupları okurken bambaşka bir Názım Hikmet ile üzerinde şu anda sadece dertlerden, sıkıntılardan ve hasretlerden bahseden; elemlerle, hüzünlerle ve acılarla işlenmiş bir tomar káğıt var Názım Hikmet’in 1940’lı yıllarda hapishaneden annesine gönderdiği mektuplar...Şairin 1940’lı yıllarda hapishaneden annesi Celile Hanım’a yazdığı ve bugüne kadar hiçbir yerde çıkmamış olan mektuplarını Hürriyet’te, yarından itibaren Beni ölmüş bil anacığım’ başlıklı üç günlük bir yazı dizisi halinde yayınlayacağım. Anacığım, beni bir ölüyü düşünür gibi düşün’, yahut Burada daha bir hayli sene misafirim anacığım. Beni görmeye gelme, çoluk-çocuk perişan olma’ gibisinden bedbin ifadelerle dolu olan veya Senin daha az üzüldüğünü bilmek benim için bahtiyarlık olur. Ellerinden öperim’ şeklinde çocuk safiyetiyle yazılan bu mektupların tek bir özellikleri var 28 yıllık mahkumiyetin çilesini dolduran bir oğulun annesine gönderdiği, içerisinde hiçbir siyasi yahut ideolojik ifadenin bulunmadığı yazılar bunlar...Názım’ın bugüne kadar gerek gazetelerde, gerekse de kitaplarda yüzlerce mektubu yayınlandı. Bunlar hanımlara, dostlarına ve arkadaşlarına yazdıklarıydı. Ama, Názım’ın ressam Celile Hanım’a, yani annesine gönderdiği mektuplara ise pek tesadüf yayınlamaya başlayacağım bu mektupları aziz dostlarımdan birinden, Názım Hikmet’in akrabalarından olan İzzet Paşalulardan’ Melekşah Arslan’dan aldım. Ayrıntılara girmeden önce, bu Paşalu’ tabirinin ne demek olduğunu söyleyeyimPaşalu’, eski İstanbul’a mahsus olan ve bir paşanın yahut vezirin soyundan gelenlerden bahsedilirken kullanılan bir ifade biçimidir. İstanbul konuşmasında, meselá, Ahmed Paşa’nın torunu Mehmed Beyefendi’ değil, Ahmed Paşalular’dan Mehmed Beyefendi’ denir. Sultan Abdülhamid’in başmabeyincisi İzzet Paşa’nın soyundan gelen ve Názım’ın mektuplarını senelerden bu yana muhafaza eden Melekşah Arslan da bu ifade biçimi doğrultusunda İzzet Paşalulardan’ için bir aile mirası olan mektupları yayınlamam için bundan birkaç gün önce bana veren Melekşah Arslan’a şükranlarımı yeniden ifade ederken, bugün bu sayfada Názım’ın büyük teyzesine, yani Melekşah Arslan’ın banaannesi olan Nimet Hanım’a yazdığı bir mektuba da yer başlayacak olan dizide bambaşka bir Názım Hikmet ile yazılan şiirler yanık olur!NÁZIM, annesinin kuzeni Nimet Hanım’a Bursa cezaevinden gönderdiği tarihsiz bir mektubunda Hapishanede yazılan şiirler yanık olur!’ tam metnini verdiğim mektupta bahsi geçen ve Nimet Hanım’ın eşi olan Rahmi Bey enişte’ ise, Osmanlı tarihinin son döneminde gayet önemli siyasi roller üstlenmiş bir kişi İttihad Terakki’nin Merkez Komitesi üyesi ve İzmir valisi olan Rahmi Názım’ın mektubuSevgili Nimet teyzeciğim,Göndermiş olduğunuz elli lirayı aldım. Çok çok teşekkür ederim. Tam zamanında yine hızır gibi imdadıma fotoğrafımı yollamıştım. Bilmem, elinize ulaştı mı?Rahmi Bey eniştemin sıhhati nasıl? Bilhassa sevgi ve saygılarımı söyleyin. Bana karşı gösterdiği alákayı ömrümüm sonuna kadar günlerim hep birbirinin aynı geçiyor Yatmak, kalkmak, okumak, yazmak, resim yapmak ve düşünmek. Romatizmalarla uykusuzluktan başka şikáyetim yok. Neş’emi, ümit ve inancımı kaybetmiş değilim. Her şeye rağmen memleketime, halkıma, dünyaya ve insanlara sevgim ve ümidim beni bedbinliğe düşmekten ellerinden, küçüklerin gözlerinden hasretle kucaklar, güzel ellerinizi öperim bir kerre daha sevgi ve bir kendimi toparlayayım da, size burada yazdığım şiirlerden bazılarını göndereceğim. Málum ya, hapishanede yazılan şiirler yanık alınca cevap verirseniz çok sevinirim. Hapis adam için her mektupta gelen bir hürriyet parçası vardır. yayınlayamadığı bu çok önemli eseri genç bir yayıncı çıkardıOSMANLI Devleti ile ilgili en geniş, en fazla ayrıntıya sahip ve en derli toplu tarihleri her nedense hep yabancılar yazdılar. Bu eserler arasında üçü, Avusturyalı şarkiyatçı Joseph Freiherr von Hammer-Purgstall’ın 1835’te, Alman tarihçi Johann Wilhelm Zinkeisen’in 1863’te ve Rumen álim Nicolae Jorga’nın 1913’te yayınladıkları tarihler çok büyük öneme bizi konu alan bu eserlerden Türkçe’ye şimdiye kadar sadece biri, Hammer’in kitabı, bundan çok zaman önce, eski harfleri kullandığımız devirde tercüme edilebildi. Türk okuyucuların yanısıra birçok Türk tarihçi, tercümesi yapılmayan diğer eserlerdeki bilgilere dil engeli yüzünden bir türlü yabancılar tarafından kaleme alınan bu en önemli Osmanlı tarihlerinden biri, Rumen álim Nicolae Jorga’nın Osmanlı İmparatorluğu Tarihi’nin Türkçesi, ilk yayınının üzerinden tam 92 sene geçmesinden sonra, bu hafta beş cild olarak Yeditepe Yayınları tarafından Türkçe’ye ile 1940 yılları arasında yaşayan, Romanya’da Meclis Başkanlığı ve bir ara başbakanlık yapan Nicolae Jorga, dünya tarihinin en velud, yani en verimli álimlerindendi. 69 yıllık ömrüne bin küsur kitap ile on bin civarında makale gibi inanılmaz sayıda eser sığdırmış, üstelik hayatı bir suikastla son derece önemli bu beş ciltlik devásá eserinden artık Türk okuyucularla Türk tarihçiler de istifade edecekler ve bu yayın sayesinde toplu bir Osmanlı Tarihi’ne sahip olmak isteyen meraklıların talepleri de artık karşılanmış resmi bir müessesenin yapabileceği bir işi başararak böyle bir eserin ortaya çıkmasını sağlayan Yeditepe Yayınları’nın sahibi Mustafa Karagüllüoğlu’nu, metni Türkçe’ye çeviren Nilüfer Epçeli’yi ve yayın hazırlıklarını işin başından sonuna kadar organize eden Dr. Erhan Afyoncu’yu bu son derece önemli faaliyetleri dolayısıyla kutlarken, bir türlü anlamadığım bir hususu da yazmadan edemiyorum Ankara’daki Türk Tarih Kurumu’ acaba ne işe yarar? Böyle eserleri Türkçe’ye kazandırmaya mı, yoksa matbaasında Bulgaristan’ın loto biletlerini basmaya mı?
cihangir solcularını hüngür hüngür ağlatacak terörist kurtulus savasindaki cocuklarla kiyaslayan itler bilmelidir ki vatan savunmasi ile hainlik ayni sey degildir. kicinizdan memleket uydurmaniz sizin kurtulus mucadelesi verdiginiz anlamina gelmez. kaldi ki kacirilmis bir cocuktan 2 9 yasindaki bir cocugun elinden cikmadigi gun gibi belli olan bir mektuba terorist mektubu dedim diye bazi mesajlar aliyorum. mektup terorist mektubudur ama cocuktan terorist mi olur yerine, yazan kimdir, amaci nedir onu sorgulayin. dokuz yaşında çocukluğunu yaşayamamış bir çocuktur. ötesi boş laf. çanakkale'de savaşan çocuk askerler uydurma fotoğrafını dudaklarından salyalar akarak paylaşan, gururlananların ağızlarını açmaması gereken yegane görevi bu 9 yaşındaki çocuk ve benzerlerinin terör örgütüne sempati duymasını ve katılmasını sağlayan koşulları ortadan kaldırmaktır. gerisi mesajlar üzerine çocuk savaşçı asla olmamıştır. ilgili hurafe yalanları yazan tek türk saha uzmanı gürsel göncü beyefendiyi okuyunuz. bkz siperin ardı vatanmesele çocuk savaşçı güzellemesi yapan ama başkasına bunu yakıştıramayan iki yüzlü akapelilerle ilgilidir. dokuz yaşında bu çocuk dokuz dokuz. yazdığı kadar ne biriktirdi hayatta, ne yaşadı. ulan bunların piri iki kelimeyi bir araya getiremiyor, anne kuzusu bunlar bunlardan mı medet umuyor hain şerefsizler. namusu içinmiş bunu yazan yazdıranlar allahsız kitapsızdır. bir pkk'lının, kaçırdığı bir çocuğa yazdırdığı mektup. 9 yaşında bir çocuğun kelimelerine benzemiyor ayrıca sonunda "bunu yazan komutanım" gibi bir şey yazmış. o çocuk bu vatanın evladı. daha 9 yaşında ve muhakeme yeteneği ne kadar gelişmiş olabilir? ne tür bir baskı, tehdit altında biliyor muyuz? hayır? devletin görevi her bir vatandaşlarını korumaktır. o çocuğun mağduriyetine çare olmak bu ülkenin ve bizlerin görevidir. büyüdüğünde kafasına düşecek bombaların hayalini kurmak değil.. siz de buna inandınız yani 9 yaşında çocuk nasıl böyle bir mektup yazar hem bu kadar iyi türkçe hem bu kadar iyi kürtçe nasıl bilir biliri geçtim kürtçe yazmak bambaşka bir zorluk 9 yaşında bir çocuk için. kimbilir çocuğun başına ne getirdiler ailesini oyalamak için mektup yazmışlar her şeyi de dramatize etmeyin gerçeklik algınız bozuluyor dava dedikleri de dolmuş durağına çivili bomba koyup, orman yakmak. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
bir çocuğun annesine yazdığı mektup