22 Sure. Hac Suresi 47. Ayet Meali, Hac 47, 22:47. Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.
MeryemSuresi 47. Ayet - Demişti ki: “Selam olsun sana! Suresi 20 Tâhâ Suresi 21 Enbiyâ Suresi 22 Hac Suresi 23 Mü'minûn Suresi 24 Nûr Suresi 25 Furkân
40 ayet. →. الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ ۗ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ
Kuranı Kerimi anlamak, ona göre yaşayabilmek, işte bütün mesele bu. Hac suresi 47. âyet Diyanet Vakfi meali: (Resûlüm!) Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.
Ayet; mp3 ; Sayfada ; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Hac suresi - Al-Hajj aya 66 (The Pilgrimage).
Eyiman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın iyilerinden verin. Kendinizin ancak içiniz çekmeye çekmeye alabileceğiniz adi şeyleri hayır diye vermeye kalkışmayın. Bilin ki Allah zengindir bütün iyilik ve güzellikler O'na mahsustur." (Bakara Süresi 267) Kulunun bütün hallerine vakıf olan Yüce Allah nasıl da tanıyarak ve bilerek aciz
Gth3kd. Hac Suresi; Kur’an-ı Kerîm’in yirmi ikinci suresi olup ayetlerinin çoğu Mekke’de, bir kısmı ise Medine döneminde inmiştir. 78 âyettir. Hac ibadetinden bahsettiği için bu adı almıştır. Sûrede ayrıca kıyamet gününün dehşetinden, kıyamet günü yaşanacak sahnelerden, cihattan ve helâk edilmiş eski toplumlardan söz Suresi 47. ayet arapça yazılışıوَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللّٰهُ وَعْدَهُۜ وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَHac Suresi 47. ayet okunuşuVe yesta’cilûneke bil azâbi ve len yuhlifallâhu va’dehva’dehu, ve inne yevmen inde rabbike ke elfi senetin mimmâ teuddûnteuddûne.Hac Suresi 47. ayet meali anlamıDiyanet İşleri Yeni Meali Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl Hamdi Yazır Meali Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene Çelik Meali Rasûlüm! Onlar senden tehdit edildikleri azabı hemen getirivermeni istiyorlar. Şunu bilsinler ki Allah verdiği sözden asla dönmez. Bununla beraber Rabbinin katında öyle bir gün vardır ki, sizin hesabınıza göre bin yıl Suresi 47. ayet tefsiriMünkirler azabı çarçabuk isterler. Fakat Allah onu dilediği zaman gönderir. Çünkü O halîmdir, sabûrdur. Kulların acele ettiği gibi acele etmez. O’nun her toplumun helakiyle alakalı belirlediği bir ecel vardır. O vakit gelinceye kadar bekler, vakit gelince de olacak olur. Çünkü Allah vaadinden dönmez. Beklenen günlere gelince, bunun bir gün ile bin yıl olması arasında Allah’a göre bir fark yoktur. Çünkü O, zamandan münezzehtir, zamanın ötesindedir. Zaman ancak yaratılmış insanlar için geçerlidir. Şu da var ki, âhireti dünya ile karıştırmamak gerekir. Oranın bir günü, dünyada sayılan bin yıl gibidir. Bu da kâfirlerin âhirette çekecekleri cezanın şiddetini ve uzunluğunu bildirmekte, öyle acele etmelerinin kendilerine bir fayda sağlamayacağı haber vermektedir. Zulümde ileri gittikleri halde, her ne kadar Allah onlara belli bir süre mühlet verse de, vakti gelince onları azabıyla kıskıvrak yakalayacak ve helak edecektir. Ömer Çelik TefsiriHac suresi arapça yazılışı ve meali
❬ Önceki Sonraki ❭ وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِٱلْعَذَابِ وَلَن يُخْلِفَ ٱللَّهُ وَعْدَهُۥ ۚ وَإِنَّ يَوْمًا عِندَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّونَ
Meal Ayet Arapça وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللّٰهُ وَعْدَهُۜ وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ Türkçe Okunuşu * Veyesta’cilûneke bil’ażâbi velen yuḣlifaAllâhu va’dehuc ve-inne yevmen inde rabbike keelfi senetin mimmâ te’uddûne 1. Ömer Çelik Meali Rasûlüm! Onlar senden tehdit edildikleri azabı hemen getirivermeni istiyorlar. Şunu bilsinler ki Allah verdiği sözden asla dönmez. Bununla beraber Rabbinin katında öyle bir gün vardır ki, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir. 2. Diyanet Vakfı Meali Resûlüm! Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Senden, başlarına acele azap getirmeni istiyorlar. Allah sözünden asla caymayacaktır. Rabbinin katında bir gün, saydıklarınızdan bin yıl gibidir. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Bir de senden acele azâb istiyorlar, elbette Allah, va'dinde hulf etmez, bununla beraber rabbının ındinde bir gün sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir 7. Hasan Basri Çantay Meali Senden başlarına çatacak azâbı n çabucak gelmesini isterler. Allah, tehdidinden asla caymaz. Hakıykat, Rabbinin indinde bir gün sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir. 8. Hayrat Neşriyat Meali Ey Habîbim! Senden azâbı acele istiyorlar; hâlbuki Allah, va'dinden aslâ dönmez! Şübhesiz ki Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin sene gibidir. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Ey Rasûlüm bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah vadinden caymaz muhakkak o kâfirlere takdir edilen azab, vaktinde gelecektir. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve senden azabın acele gelmesini isterler. Halbuki, Allah vaadinde asla hulf etmez ve şüphe yok ki, Rabbin indindeki bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir. 11. Ümit Şimşek Meali Senden azabın çabuklaştırılmasını istiyorlar; oysa Allah vaadinden dönecek değildir. Ne var ki, Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınızla bin sene gibidir. 12. Yusuf Ali English Meali Yet they ask thee to hasten on the Punishment! But Allah will not fail in His Promise. Verily a Day in the sight of thy Lord is like a thousand years of your reckoning. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hac Sûresi 47. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ ۚ وَإِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ Ve yesta’ciluneke bil azabi ve ley yuhlifellahü va’deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetim mimma teuddun Kelime Okunuşu Anlamı Kökü وَيَسْتَعْجِلُونَكَ ve yesteǎ’cilūneke ve senden çabucak istiyorlar بِالْعَذَابِ bil-ǎƶābi azabı وَعْدَهُ veǎ’dehu sözünden وَإِنَّ ve inne ve şüphesiz كَأَلْفِ keelfi bin yıl gibidir تَعُدُّونَ teǔddūne sizin saydıklarınızdan Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Azâbın, çabucak gelip çatmasını isterler senden ve Allah, vaadinden caymaz kesin olarak ve Rabbinin katında bir gün, sizin sayıp durduğunuz bin yıl gibidir. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Onlar senden, azabı çarçabuk getirmeni isterler. Andolsun ki, Allah verdiği sözden caymaz. Şüphesiz ki Rabbinizin ölçüsüyle bir gün, sizin sayıp hesapladığınız bin yıl gibidir. Adem Uğur Adem Uğur Resûlüm! Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Senden azabını acele istiyorlar... Allâh vaadinden asla caymaz! Muhakkak ki Rabbinin indînde bir gün, size göre bin yıl gibidir! Ahmet Varol Ahmet Varol Senden azabı çarçabuk istiyorlar. Allah sözünden dönmeyecektir. Doğrusu Rabbinin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Ali Bulaç Ali Bulaç Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va’dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Ey Rasûlüm bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah vadinden caymaz muhakkak o kâfirlere takdir edilen azab, vaktinde gelecektir. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vaadinden asla dönmez. Rabbin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Bekir Sadak Bekir Sadak Senden, baslarina acele azap getirmeni isitiyorlar. Allah sozunden asla caymayacaktir. Rabbinin katinda bir gun, saydiklarinizdan bin yil gibidir. Celal Yıldırım Celal Yıldırım O sapık inkarcılar senden acele azâbın gelmesini istiyorlar. And olsun ki Allah verdiği sözden caymaz. Şüphesiz ki Rabbın yanında bir gün, sizin sayıp hesapladığınız bin yıl gibidir. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla vaadinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Resûlüm! Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Edip Yüksel Edip Yüksel O azabı çabuk getirmen için sana meydan okuyorlar. ALLAH sözünü bozmaz. Rabbinin katında bir gün, onların hesabıyla bin sene gibidir. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Onlar senden azabımın bir an önce gerçekleşmesini istiyorlar. Oysa Allah sözünden caymaz ve Rabb’inin katındaki bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Gültekin Onan Gültekin Onan Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar. Tanrı vaadine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin rabbinin katında bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Resûlüm! Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Senden başlarına çatacak azâbı n çabucak gelmesini isterler. Allah, tehdidinden asla caymaz. Hakıykat, Rabbinin indinde bir gün sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Ey Habîbim! Senden azâbı acele istiyorlar; hâlbuki Allah, va`dinden aslâ dönmez! Şübhesiz ki Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin sene gibidir. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Senden çabucak azabı getirmeni istiyorlar. Allah, asla vaadinden caymaz. Doğrusu Rabbının katında bir gün; saydıklarınızdan bin yıl gibidir. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Azabı acilen istiyorlar. Ancak Allah asla vaadinden dönmez. Rabbinin katında ki bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve azabı senden acele istiyorlar. Ve Allah, asla vaadinden dönmez. Ve Rabbinin katındaki bir gün, sizin saydığınız bin sene gibidir. Kadri Çelik Kadri Çelik Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, vaadine kesin olarak muhalefet etmez. Şüphesiz senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Muhammed Esed Muhammed Esed Ve bir de ey Muhammed, gelecekse gelsin diyerek onlar azap konusunda sana meydan okuyorlar fakat bilmelidirler ki Allah vaadinden asla cayacak değildir ve bilin ki, Rabbinin ölçüsüyle bir gün, sizin hesap ettiğiniz bin yıl gibidir. Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Bir de kalkmış, azabın çabuk gelmesi için seni sıkıştırıyorlar. Ama Allah sözünden asla caymaz; ve unutmayın ki, Senin Rabbin katında bir gün sizin hesabınıza göre tut ki bin yıldır; Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Ve senden azabın acele gelmesini isterler. Halbuki, Allah vaadinde asla hulf etmez ve şüphe yok ki, Rabbin indindeki bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah sözünden aslâ caymaz. Doğrusu Rabbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla vadinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Onlar senden azabımın bir an önce gerçekleşmesini istiyorlar. Oysa Allah sözünden caymaz ve Rabb’inin katındaki bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Onlar senden o tehdit edildikleri azabı, çarçabuk getirmeni isterler. Telaşa kapılmasınlar, Allah vâdinden asla dönmez. Bilin ki Rabbinizin ölçüsüyle bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Senden azâbı çabuk istiyorlar. Allâh sözünden caymaz. Ama herşeyin bir zamanı vardır. O, acele etmez. Zirâ Rabbinin yanında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Şaban Piriş Şaban Piriş Senden, azabı acele getirmeni istiyorlar. Fakat Allah, verdiği sözden dönmez. Rabbi’nin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va’dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Senden aceleyle azabı istiyorlar Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Yet they ask thee to hasten on the Punishment! But Allah will not fail in His Promise. Verily a Day in the sight of thy Lord is like a thousand years of your reckoning.
HAC SÛRESİ; 78 ayet olup ekseriyetin kanâatine göre, Medinede inmiştir. Fakat nüzulünün Mekkede devam ettiğine katılmayan yok gibidir. Mekkede başlayıp Medine’de indiğini kabul edenler 19 – 24 kısmının Medine döneminde nazil olduğunu kabul ederler. Bir önceki Enbiya Sûresinin, sonunda kıyametin dehşetine değinilmiş ve müminlerin, kâfirlere musallat edileceği ima edilmişti. Bu sûre ise önce kıyamet hallerini bildirmekte sonunda ise müşriklerle savaşma izni vermektedir. Hac sûresi, şu üç topluluğa hitap etmektedir. 1-Mekkeli müşriklerin inançlarındaki çelişkiler belirtilmiş, şirkte ısrar etmeleri halinde feci bir akıbetin kendilerini beklediği bildirilmiştir. 2-Tevhide inanmış, fakat tehlikeye girmek istemeyen kararsız müminler tenkid edilmiş, Allah rızasını ve cenneti kazanmanın ucuz olmadığı anlatılmıştır. 3 – Müminlere cihad izni ve-rilmiş ve hakimiyet elde etmeleri halinde haiz olmaları gereken vasıflar bildirilmiştir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının; şüphesiz o kıyamet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir. 2- Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiğinden geçer. Ve her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları hep sarhoş görürsün, halbuki sarhoş değillerdir. Fakat Allah’ın azabı çok şiddetlidir. 3- İnsanlardan bazıları Allah hakkında bir bilgisi olmadığı halde tartışır da her azılı şeytanın ardına düşer. 4- O şeytanki hakkında şöyle hüküm verilmiştir Şüphesiz kim onu dost edinirse, o muhakkak onu saptırır ve doğruca cehennem azabına götürür. 5- Ey insanlar ! Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, bilin ki ne olduğunuzu size açıklamak için şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden spermadan sonra bir alekadan embriodan sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartırız, sonra sizi, olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Bununla beraber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanına ulaştırılır. Bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir. 6- İşte bunlar gösteriyor ki, Allah şüphesiz haktır. Şüphesiz ölüleri o diriltir ve o her şeye kadirdir. 7- Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir. 8- İnsanlardan kimi de vardır ki ne bir bilgiye, ne bir delile, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışır. 9- Allah yolundan şaşırtmak saptırmak için büyüklük taslayarak tartışır. Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız 10 -Ona “Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir” denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir. 11- İnsanlardan kimi de Allah’a bir yar kenarındaymış gibi ibadet eder, eğer kendisine bir iyilik gelirse ona gönlü yatışır ve eğer başına bir bela gelirse yüzüstü dönüverir. Dünyayı da ahireti de kaybeder. İşte apaçık kayıp budur. 12- Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur. 13- Herhalde o, zararı faydasından daha yakın olana yalvarıyor. Yalvardığı şey ne kötü yardımcı ve ne kötü yoldaştır. 14- Şüphe yok ki Allah, iman edip salih amelleri işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyacak. Şüphesiz Allah dilediğini yapar. 15- Allah’ın ona peygambere dünyada ve ahirette yardım etmeyeceğini sanan kimse hemen yukarıya bir ip uzatsın, sonra kendini intihar edip boğsun da baksın bu hilesi kendisini öfkelendiren şeyi giderecek mi? 16- İşte biz onu Kur’ân’ı böylece, apaçık âyetler olarak indirdik. Şüphesiz Allah dilediğini doğru yola eriştirir. 17- Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler yıldıza tapanlar, hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve Allah’a eş koşanlar yok mu? Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir. 18- Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah’a secde ediyor. Birçoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar. 19- Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O’nu inkar edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür. 20- Bununla karınlarındaki ve derileri eritilir. 21- Bir de bunlara demirden kamçılar vardır. 22- Uğradıkları gamdan dolayı oradan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler “Yakıcı azabı tadın” denir. 23- Şüphesiz Allah iman edip yararlı iş işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altın bilezikler ve inciler takınacaklar. Oradaki elbiseleri de ipektendir. 24- Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye layık olan Allah’ın yoluna eriştirilmişlerdir. 25- Şüphesiz inkâr edenlere, Allah’ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız. 26- Bir zamanlar Kâbe’nin yerini İbrahim’e şu şekilde hazırlamıştık Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, orada kıyama duranlar, ruku edenler ve secdeye varanlar için evimi tertemiz et. 27. İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binekler üstünde uzak yollardan her derin vadiyi aşarak sana gelsinler. 28- Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O’nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun. 29- Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Kâbeyi tavaf etsinler. 30- Emir budur, Allah’ın yasaklarına kim saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar helal kılınmıştır. O halde o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının. 31- Allah için, O’na eş koşmayan, O’nun birliğine inanmış kimseler olun. Allah’a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma sürüklediği şeye benzer. 32- Bu böyledir; kim Allah’ın nişanelerine, kurbanlıklarına saygı gösterirse, şüphesiz o kalblerin takvasındandır. 33- Sizin için onlarda belli bir süreye kadar bir takım faydalar vardır. Sonra bunlar Beyt-i atik kâbe de son bulurlar. 34- Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını ansınlar diye bir mabed yapmışızdır. Hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır. Onun için yalnız O’na teslim olan müslümanlar olun. Ey Muhammed! Allah’a itaat eden alçak gönüllüleri müjdele. 35- Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. 36- Kurbanlık deve ve sığırları Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz. 37- Elbette onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmayacaktır. Ancak O’na sizin takvanız erecektir. Onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah’ı tekbir ile yüceltesiniz. Ey Muhammed! Vazifelerini güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele. 38- Şüphesiz Allah inananları savunur. Çünkü Allah hâin ve nankörlerin hiçbirini sevmez. 39- Kendilerine savaş açılan kimselere kâfirlere karşı koymak için izin verildi. Çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir. 40- Onlar “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden başka bir sebep olmaksızın haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah insanların bir kısmını bir kısmı ile defetmeseydi manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın adı çok anılan mescidler elbette yıkılırdı. Şüphesiz Allah kendi dini ne yardım edene yardım edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, çok izetlidir her şeye galiptir. 41- Onlar o müminlerdir ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah’a âittir. 42- Ey Muhammed! Eğer seni müşrikler yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh kavmi, Âd ve Semûd kavimleri de kendi peygamberlerini yalancı saydılar. 43- İbrahim’in kavmi de, Lût’un kavmi de peygamberlerini yalancı saydılar. 44- Şuayb’ın kavmi olan Medyen halkı da Şûayb’ı yalanladı. Musa da Firavun tarafından yalanlandı. Ben de o kâfirlere bir süre verdim. Sonra da onları yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış görsünler. 45- Nice memleketler vardı ki, zulüm yaparlarken biz onları yok ettik. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır. Geride Nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar bırakılmıştır. 46- Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur. 47- Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. 48- Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır. 49- Habîbim! De ki “Ey insanlar! Ben size ancak apaçık anlatan bir uyarıcıyım.” 50- İşte iman edip salih amel işleyenler için hem bir mağfiret, hem de cennette tükenmez bir rızık vardır. 51- Âyetlerimizi tartışarak bozmaya uğraşanlara gelince, işte onlar cehennemliktirler. Böyle de ve temennilere uyma. 52- Ey Muhammed! Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şüpheler karıştırmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder güçlendirir. Allah Alîm’dir herşeyi bilir, Hakîmdir Hikmet sahibidir 53- Allah, şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar. Zalimler şüphesiz haktan uzak derin bir ayrılık içindedirler. 54- Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur’ân’ın şüphesiz Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygı duysun. Çünkü Allah, iman edenleri doğru yola eriştirir. 55- İnkâr edenler de, kendilerine ansızın kıyamet gelinceye veya akîm kısır bir günün azabı gelinceye kadar, Kur’ân’dan şüphe etmekte devam edip giderler. 56- O gün hükümranlık yalnız Allah’ındır, O aralarında hükmünü verir. Artık iman edip yararlı iş işleyenler nimet cennetlerindedirler. 57- İnkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise, işte bunlar için hakîr düşüren bir azab vardır. 58- Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, elbette Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Çünkü Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır. 59- Allah onları hoşnud olacakları bir yere cennete elbette koyacaktır. Şüphesiz Allah Alîmdir herşeyi bilir Halîmdir, Kullarına yumuşak davranır.. 60- Bu böyledir, kim kendisine yapılan cezaya aynı ile karşılık verir de, sonra yine kendisine zulüm yapılırsa, muhakkak ki, Allah ona yardım eder. Allah şüphesiz çok af edicidir, çok bağışlayıcıdır. 61- Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Şüphesiz Allah, Semîdir herşeyi işitir Basîrdir herşeyi gö-rür. 62- Bu sonsuz güç şundandır Çünkü Allah, varlığı kendinden olan Hak’tır. Müşriklerin O’nu bırakıp da tapındıkları putlar ise hep bâtıldır. Şüphesiz Allah, yücedir, büyüktür. 63- Görmedin mi Allah’ın gökten indirdiği su ile yeryüzü nasıl yem-yeşil oluyor? Gerçekten Allah çok lütufkârdır, her şeyden haberdardır. 64- Göklerde ve yerde ne varsa hep O’nundur. Doğrusu Allah müstağnîdir, övülmeğe layıktır. 65- Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde akıp giden gemileri hep sizin buyruğunuz altına verdi. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o koruyup havada tutuyor. Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. 66- Size ilk defa hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da yeniden diriltecek olan O’dur. İnsan gerçekten pek nankördür. 67- Biz her ümmet için bir şeriat tayin ettik ki, onlar onunla amel ederler. Bunun için ey Muhammed! bu konuda seninle hiçbir zaman çekişmesinler. İnsanları Rabbine ibadet etmeye çağır. Şüphesiz sen gerçekten hidayete götüren doğru bir yol üzerindesin. 68- Eğer seninle tartışırlarsa, de ki “Allah yaptıklarınızı çok iyi bilir.” 69- Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecektir. 70- Bilmez misin ki, Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Şüphesiz bunlar bir kitabtadır. Hiç şüphe yok ki bunlar Allah’a pek kolaydır. 71- Onlar Allah’ı bırakıp da O’nun, haklarında hiçbir delil indirmediği ve kendilerinde de bir bilgi bulunmayan şeylere taparlar. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur. 72- Âyetlerimiz kendilerine apaçık olarak okunduğu zaman, o kâfirlerin yüzlerinden inkârlarını anlarsın. Neredeyse, kendilerine âyetlerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki “Şimdi size ondan daha kötü olanını haber vereyim mi? O, ateştir. Allah bunu kâfir olanlara vaad buyurdu. O ne kötü bir dönüş yeridir.” 73- Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, şimdi ona iyi kulak verin Sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınız bir araya gelseler, bir sinek bile yaratamayacaklardır. Sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de âcizdir. 74- Allah’ın büyüklüğünü gereği gibi değerlendirip bilemediler. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, her şeye üstündür. 75- Allah hem meleklerden, hem de insanlardan elçiler seçer. Şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi görür. 76- O geçmişlerini ve geleceklerini bilir. Bütün işler Allah’a döndürülür. 77- Ey iman edenler! rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki kurtulabilesiniz. 78- Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur’ân’da, Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!
hac suresi 47 ayet meali