aAf61. Sanatçıların içinde bulundukları gelenekten ve kendilerine özgü zihniyetten gücünü alan edebî eserlerin toplamı da edebiyat akımlarını oluşturur. Toplumsal değişmeler ve gelişmeler, bilimsel ve teknolojik yenilikler, bireysel farklılıklar edebî akımların oluşumunda etkili Edebiyat Sanat akımlarını ortaya çıkaran sebepler nelerdir?2 Edebi akımlar nerede ortaya çıkmıştır?3 Edebi akımları nelerdir?4 Edebi akım nedir ve özellikleri?5 Modern sanat akımlarının ortaya çıkış nedenleri nelerdir?6 Bir akımın aynı dönemde birden çok sanat dalını etki etmiş olmasının sebepleri sizce nelerdir?7 Edebi akımlar nasıl ortaya çıkmıştır?Edebiyat Sanat akımlarını ortaya çıkaran sebepler nelerdir?Sanat akımlarını ortaya çıkaran sebepler nelerdirDönemin siyasi bulunulan toplumun halkın ve toplumun değişiklik isteği. … Felsefe yani o dönemin düşünce anlayışa yatkın bir sanatçı grubunun akımlar nerede ortaya çıkmıştır?Edebi akımlar 17. yüzyılda , Avrupa'da , bilhassa Fransa'da görülmeye akımları nelerdir?Peki edebi akımlar nelerdir? Ortaya çıkış sıralarına göre bilinen başlıca edebiyat akımları şunlardır Hümanizm, Klasisizm, Romantizm, Realizm, Natüralizm, Parnasizm, Sembolizm, Empresyonizm, Fütürizm, Dadaizm, Sürrealizm, Ekspresyonizm ve akım nedir ve özellikleri?Edebî akımlar, aynı görüşte/anlayışta olan sanatçıların bir araya gelerek, belirledikleri ilkeler doğrultusunda yapıt ortaya koymalarıyla ortaya çıkmış edebî sanat akımlarının ortaya çıkış nedenleri nelerdir?Zaman içerisinde bilgi ve materyal kullanımının çeşitliliği sanatçının doğayı nesneleri ve kendini sorgulama, yorumlama ve algılama çabaları nesnelere ve sanat üretimine yaklaşımında farklılıklara yol açmış ve yeni sanat akımlarının doğmasına neden akımın aynı dönemde birden çok sanat dalını etki etmiş olmasının sebepleri sizce nelerdir?Soru Bir akımın, aynı dönemde birden çok sanat dalına etki etmiş olmasının sebepleri sizce nelerdir? Cevap Çünkü sanatın toplumun o dönemini yansıtan bir araç olmasıdır. Sanat toplumun duygularını her yönden yansıtan bir iletişim aracı akımlar nasıl ortaya çıkmıştır?Sanatçıların içinde bulundukları gelenekten ve kendilerine özgü zihniyetten gücünü alan edebî eserlerin toplamı da edebiyat akımlarını oluşturur. Toplumsal değişmeler ve gelişmeler, bilimsel ve teknolojik yenilikler, bireysel farklılıklar edebî akımların oluşumunda etkili olur.
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ahmet Cahid HAKSEVER Haftalar Haftalık Konu Başlıkları Tanışma Dönemlik Ders Planının Sunumu Tasavvuf ve Tarikatların Mahiyetine Dair Konular Melametî anlayışın ortaya çıkış sebepleri nelerdir? Tasavvuf ve Tarikatların Mahiyetine Dair Konular Kadızade-Sivasi tartışmalarının mahiyeti hakkında neler söylenebilir? Selçuklu ve Osmanlı’nın iktisadi hayatında tasavvufun yeri nedir? Ahilik kurumu nedir? Para vakıflarının Osmanlı İktisadi hayatındaki rolü nedir? Tasavvuf ve Tarikatların Mahiyetine Dair Konular Sömürge ve istilaya direnişte sufilerin rolü konusunda neler söylenebilir? Tasavvuf ve Tarikatların Mahiyetine Dair Konular Tasavvuf, sanat ve estetik Tasavvufun müziğe bakışı nasıldır? Tasavvufta Varlık Konusu I Tasavvufta Allah, kainat, insan Tasavvufta Varlık Konusu II Vahdet-i Vücûd, Vahdet-i Şuhûd, Meratib-i Vücud Tasavvufi Kavramlar ve Deyimler “Gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim ve mahlûkatı yarattım” sözünün mahiyeti nedir? “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” sözünün mahiyeti hakkında neler söylenebilir? Tasavvuf Klasikleri ve Seçme Metinler I Muhasibî, er-Riâye Tasavvuf Klasikleri ve Seçme Metinler II Ebû Nasr Serrâc et-Tusî, el-Luma’ Tasavvuf Klasikleri ve Seçme Metinler III İmam Gazzâlî, el-Munkızu mine’d-dalâl, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn Tasavvuf Klasikleri ve Seçme Metinler IV İbnü’l-Arabî ve Fusûsu’l-Hikem 13. Hafta Tasavvuf Klasikleri ve Seçme Metinler V Mevlana Celaleddin-i Rumi, Mesnevi Tasavvuf Klasikleri ve Seçme Metinler VI İmam-ı Rabbânî, Mektûbat Değerlendirme ve Sonuç
Sual Vehhabiler ve bunlara aldanan bazı bid’at ehli, evliyanın yolunu yani tasavvufu, tarikatı kastederek, bunların sonradan çıktığını, bid’at olduğunu söylüyorlar. Tasavvufun dinimizdeki yeri nedir? CEVAP Bu hususta Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki Zahirdeki kemalatın ve manevi makamların hepsi Resulullah efendimizden gelir. Zahirdeki kemalata, yükselmeye sebep olan emirlerini, yasaklarını bizlere din âlimleri bildirdi. Kalbin, ruhun temizlenmesine yarayan gizli bilgileri ve kalb işlerini tasavvuf büyükleri bize ulaştırdı. Kalbe ve bedene yarayan bilgilerimizin hepsi Resulullahtan Ömer vefat edince, oğlu Hazret-i Abdullah, İlmin onda dokuzu gitti buyurdu. Bazılarının bu söze şaştığını görünce, Dediğim ilim, herkesin bildiği abdest ve gusül gibi bilgiler değil, Allahü teâlâyı tanıtan bilgilerdir Resulullahın yolunu gösterir. Tasavvuf büyükleri, kendi hocaları vasıtası ile Resulullaha bağlanmıştır. O büyüklerin çalışma usulleri, sonradan uydurulmuş şeyler değildir. Fena, beka, cezbe, süluk, seyr-i ilallah ve benzerleri gibi isimler, sonradan verilmiş ise de, bu isimlerin bildirdikleri şeylerin hepsi Resulullah efendimizden kitabında bildirildiği gibi, fena, beka gibi isimleri ilk bildiren zat, Ebu Said-ül Harraz’dır. Zikir de, Resulullahtan gelmiştir. Resulullah efendimiz, peygamber olduğu bildirilmeden önce, mübarek kalbi ile zikretmiştir. Resulullahın çok zaman sükut ettiği, sessiz, düşünceli durduğu; dost, düşman her tarihçinin kitabında yazılıdır. Bu halde bulunmak, isimleri sonradan çıkan şeylerin Resulullahta da bulunduğunu göstermektedir. Bu isimler, hadis-i şerifleri açıklamak için konulmuştur. Mesela tefekkür; fikri, bâtıldan hakka doğru çevirmek olup, Az bir zaman tefekkür etmek, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha faydalıdır hadis-i şerifinden Tasavvuftaki usuller, vazifeler, kazançlar Resulullahtan gelmiş olsaydı, ayrı ayrı tasavvuf yolları ve tasavvuf sarhoşluğu, dine uygun görünmeyen şeyleri söylemek olmazdı denirse, böyle değişik sözler ve hâller, insanların istidatlarının, başka başka olmasından ileri gelmektedir. Resulullahtan gelen nisbette, feyzde ve tesirde hiç değişiklik yoktur. Bunun çeşitli insanlara, çeşitli mizaçlara tesiri başka başka olmaktadır. Bir insanın bile çeşitli zamanlardaki hâli, mizacı başka başka kemalat, Resulullahtan gelmektedir. Fakat herkesin yaratılışına, hazırlığına göre, başka başka tesir etmektedir. Resulullah efendimiz hayatta iken de, herkesin istidadına göre konuşur, mana ve esrarı başka başka sunardı. Resulullah efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e ince bilgiler anlatırken, yanlarına Hazret-i Ömer gelince, sözü değiştirdi. Sonra Hazret-i Osman gelince, sözü daha da değiştirdi. Hazret-i Ali geldi, başka türlü anlatmaya başladı. Çünkü, her birinin istidadı başka başka idi. 5/59 Lâ ilâhe illallah demek Tasavvufta en çok, Lâ ilâhe illallah kelime-i tayyibesi söylenir. Sözlerin, zikirlerin efdali, en faydalısı, lâ ilâhe illallah demektir hadis-i şerifi güneş gibi her yerde ışık salmakta iken, bunu söylemek, sonradan meydana çıkmış denilebilir mi? Tasavvuf demek, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak halde, tasavvuf zaman-ı saadette yok idi, sonradan meydana çıktı, diyen kimse, sünnet-i seniyyeyi yıkmak isteyen bir İslam düşmanı değilse; menfaat sağlamak, cahilleri aldatmak için şeyhlik perdesi altında İslam’a yakışmayan kötülükleri yapanları anlatmak istiyordur. Böyle tasavvufçular ne kadar çok kötülense yeridir. Bu kötü kimseler, Müslüman göründükleri için, Müslümanlık kötülenebilir mi? Talebesine kötülük yapan öğretmen var diye, öğretmenlik mesleğine kötü damgası basılabilir mi? Evet, bazı cahiller, ahlaksızlar [ve misyonerler] şeyh şekline girdi. Tasavvuf adı altında her kötülüğü yapanlar oldu. Fakat bunlara bakarak, Resulullahın sünnetine yapışan, her kötülükten sakınan Allah adamlarına dil uzatmak pek ehli buyuruyor ki İyi olan da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez. Mektubat-ı Masumiye 2/106Allahü teâlâya kavuşmak, Allahü teâlâya yaklaşmak, Allahü teâlâyı tanımak, Allahü teâlâyı sevmek, feyz almak, nurlanmak, ârif olmak, ilm-i bâtın sahibi olmak gibi şeyler, hep kalb ile olur. Bunlara akıl eremez, anlayamaz. Allahü teâlâ, her şeye kavuşmak için bir sebep yaratmıştır. Bir şeye kavuşabilmek için, o şeyin sebebine yapışmak lazımdır. Bildirdiğimiz şeylere kavuşmanın sebebi, kalbi masivadan temizlemektir. Mahlukların varlığını, sevgisini kalbden çıkarmaktır. Buna, Fena-i kalbi denir. Kalb, Allah’tan başka her şeyi tam unutursa, yukarıda bildirdiğimiz şeyler, kendiliğinden kalbe dolar. Kalb, görülmeyen, tutulmayan bir şeydir. Yani madde değildir. Yer kaplamaz. Yürek dediğimiz et parçası ile ilgisi vardır. Aklın, dimağ [Beyin] ile olan ilgisi gibidir. Bir şişeye hava sokmak için uğraşmak lazım değildir. Sıvıyı boşaltmak lazımdır. Şişedeki sıvı boşaltılınca, hava kendiliğinden girer. Kalb de böyledir. Mahlukların sevgisi, hatta düşünceleri kalbden çıkarılınca, Allah sevgisi, feyz, nur, marifet, kendiliğinden kalbe gelir. Kalbi mahluklardan temizlemeye sebep de, Ehl-i sünnet itikadı, haramlardan sakınmak, farzları ve nafile ibadetleri yapmaktır. Nafile ibadetlerden, tesiri en çok ve süratli olanı, zikir yapmak ve Allahü teâlânın Velilerinden biri ile beraber almak için, bu feyze kavuşmuş olan salih bir kimseyi bulmak, onu sevmek, onun yanında yetişmek lazımdır. Vehhabi Feth-ül mecid kitabı da, bunun lazım olduğunu bildiriyor. 335. sayfasında, Allahü teâlâyı sevmeye kavuşturan on sebepten dokuzuncusu, Allah’ın sadık olan sevenlerinin yanında bulunmaktır. Onların sözlerini dinleyip faydalanmaktır. Onların yanında az konuşmaktır diyor. Böyle salih kullara Mürşid-i kâmil veya Rehber şeriflerde buyuruldu ki Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı, âriflerin kalbleridir. [Taberani]Âlimin yanında bulunmak ibadettir. [Deylemi]Zikir, sadakadan daha faydalıdır. [ibni Hibban, Beyheki]Zikir, nafile oruçtan daha hayırlıdır. [Deylemi, Beyheki]Her hastalığın şifası vardır. Kalbin şifası, Allahü teâlâyı zikretmektir. [Deylemi, Beyheki, Münavi] Derecesi en yüksek olanlar, Allahü teâlâyı zikredenlerdir. [Beyheki]Allahü teâlâyı çok zikredeni, Allahü teâlâ sever. [Beyheki]Tasavvuf, zikretmek ve ârifleri hatırlamak, onları sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır. Bu ve benzeri hadis-i şerifler ve bunların çıkarılmış oldukları âyet-i kerimeler, tasavvufu emretmektedir. Böyle tasavvuf kötülenebilir mi?Allah’a kavuşturan yollar Sual Kitaplarda, Nakşi veya Kadiri yoluyla Allah’a kavuşanların olduğu yazılı. Allah’a kavuşturan yol çok mudur? CEVAP Necmeddin-i Kübra hazretleri, İnsanları Allahü teâlâya kavuşturan yollar, insan sayısı kadar çoktur buyurdu. Bu söz, talipleri yetiştirmek yolunu bildiriyor; yoksa itikatlarında hiçbir ayrılık yoktur. Bütün Evliyanın itikatları, imanları birdir. Hepsi, Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadındadır. Sanat sahiplerinin çeşitli iş kollarına ayrılmaları da, öyle rahmettir; fakat itikatta ayrılmak, parçalanmak, böyle değildir. Resulullah efendimiz, Cemaat rahmettir. Ayrılık azaptır buyurdu. M. NasihatHer şeyden, her mahlûktan Allahü teâlâya giden bir yol vardır; çünkü her mahlûkun kendisi ve sıfatları Onun kudretinin eseridir. Bu eserlerin sahibini bulan zeki bir kimse, o yolu ve o manevi bağı görür, anlar. Allahü teâlânın rızasına, marifetine götüren yollar, mahlûkların nefesleri kadardır, sözü de doğrudur. Bu yolların hepsinden vasıl olmak, ahkâm-ı İslamiye’yi yapmaya bağlıdır. Bütün yolların başlangıcı İslamiyet’tir. Yani İslamiyet, bir ağacın gövdesine benzer. Bütün tasavvuf yolları, bu ağacın dalları, damarları, filizleri, yaprakları ve çiçekleri gibidir. Mektubat-ı MasumiyyeBu büyüklerin kitaplarını okumak, sohbetin yarısıdır. Yani büyük bir zatın kitabını severek okuyan kimse, sohbetinde bulunmuş gibi ondan faydalanır.
Vücudu Mutlak Tek varlık. Vahdeti Vücut Birlik. Tecelli Allah ile bir olmak, Allah’ın varlığının göstergesi. Ayan-ı Sabite Allah'ın yansıması. Fenafillah Tasavvuftaki son aşama, Allah’ta yok olma. İnsan-ı Kamil Fenafillah'a ulaşmış kişi, olgun insan, kamil insan. Maşuk Sevgili. Aşık Allah aşkıyla yanan, seven. Şarap Anlamların özü. Meyhane Allah aşkının sunulduğu yer. Meclis Allah’ı anmak için yapılan toplantılar. Sarhoş Allah aşkıyla kendinden geçen derviş. Saki Mürşid, Allah aşkını sunan, yol gösteren. Tekke Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının barındıkları, eğitim gördükleri yer, kuruluş. Pir Tarikat kurucusu. Şeyh Tarikatta en yüksek dereceye ermiş kişi. Tarikat Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin oluşturduğu topluluk, yol. Derviş Bir tarikata girmiş, onun kurallarına uygun yaşayan kimse. Abdal Gezgin derviş. Halife Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin ettiği, yetki verdiği kişi. İstatistikler6943 Görüntülenme6 Takipçi2 Yanıt
PAYLAŞ SORU İslam Düşüncesinin ortaya çıkış dönemindeki anaokulları hangi çalışmalar etrafında toplanabilir? CEVAP Ortaya çıkış döneminde İslâm Düşüncesinin anaokulları felsefe, kelam, tasavvuf, fıkıh usulü ve dil çalışmaları etrafında toplanabilir. Soru Detay SORU Modern dönemde ortaya çıkan düşünce geleneği nedir? CEVAP Modern dönemde sosyal bilimler veya insani bilimler dediğimiz düşünce geleneği ortaya çıkmıştır. Soru Detay SORU Sosyal bilimlerin inceleme alanı nedir? CEVAP Sosyal bilimler değişim olgusu üzerinde odaklaşarak insan, toplum, devlet, medeniyet, ekonomi ve tarih ilişkilerini incelemiştir. Bu ilişkiler ağında insanın, toplumun, siyasal iktidarların, medeniyetlerin ve bir bütün olarak insanlık tarihinin değişimi analiz edilmeye çalışılmıştır. Soru Detay SORU İslâm düşünce okulları nasıl ortaya çıkmıştır? CEVAP Hz Peygamberin ölümünden sonra Müslümanların hayatta karşılaştıkları problemler artarak devam etmiştir. İslâm bilginleri ve düşünürleri bu sorunlara çözüm bulmak durumundaydı. Sonuç olarak da hayatla dinamik etkileşim neticesinde İslâm düşünce okulları ortaya çıkmıştır. İslâm düşünce okullarının oluşumunda İslâm vahyinin ilime ve düşünceye vermiş olduğu önemin çok büyük bir etkisi vardır. Soru Detay SORU Kuranda ilim ve ondan türeyen kelimeler kaç yerde kullanılmıştır? CEVAP Kuranda ilim ve ondan türeyen kelimeler yaklaşık 750 yerde geçmektedir. Soru Detay SORU İslâm Düşünce okullarını ortaya çıkaran sebepler nelerdir? CEVAP İslâm Düşünce okullarını ortaya çıkaran sebepler ikiye ayrılır. Bunlardan ilki; İslâm dininin ana metinlerinden kaynaklanan sebeplerdir. İkincisi ise yeni dinin etkileşim alanlarından ortaya çıkan sebeplerdir. Soru Detay SORU İslam Düşünce okullarının ortaya çıkma nedenlerinden biri olan dini metinlerin mahiyetinden kaynaklanan sebepler hakkında bilgi veriniz? CEVAP Kur’an Yüce Allah hakkında Allah’ın eli’, O göğe yükseldi’ ve benzeri ifadeler kullanmaktadır. Yine Kur’an Yüce Allah’ın eşi ve benzerinin bulunmadığını, zamanda ve mekândan münezzeh olduğunu ifade eden ayetlere sahiptir. Bu ifadeler zahirleri itibariyle bir çelişki ortaya koymaktadır. İslâm fıkıh usulünde tearuzü’l edille delillerin çatışması bahisleri bu sorunu fıkıhla ilgili alanda çözümlemeye çalışır. Nitekim İslâm düşünce geleneği metinlerin zahirlerindeki bu çelişkileri anlamlandırmak için yoğun bir çaba gösterecektir. Kelam, Felsefe ve Tasavvuf okullarının ortaya çıkışında bu tür dini metinler belirleyici olacaktır. Ayrıca dinî metinlerin bünyelerinde barındırdığı kapalılığın belirleyici bir rolü vardır. İslâm düşünce okulları hem dini metinlerin anlaşılmasını bir sorun olarak tartışacak hem de bunun yöntemine dair tartışmaları yürütecektir. Özellikle Kelam düşünce okullarının oluşumunda bu husus belirleyici olacaktır. Müteşabih, mecaz, kinaye ve benzeri kelimeler bu yöntem tartışmaları çerçevesinde kavramlaşacak ve kavramsal içerikleri belirlenecektir. Soru Detay SORU İslâm’ın diğer iki semavi din geleneğinden farkı nedir? CEVAP İslâm, tarihi bir gerçeklik olarak devletle beraber var olmuştur. Yahudilik ve Hıristiyanlık ise doğuşları itibariyle devletle beraber ortaya çıkmamışlardır. Aksine mevcut devletlerin yöneticilerinden saklanmak zorunda kalmışlardır. Soru Detay SORU İslâm düşünce okullarını çeşitli şekillerde etkileyen diğer din ve kültürlerden gelen aklî eleştiriler nelerdir? CEVAP Mecusiliğin bir kolunun evrenin ve evrendeki oluş ve bozuluşu açıklamak için kullandığı iki ezeli ilke yani iyilik ve kötülük ilkesi cevap verilmesi gereken bir eleştiridir. Bu doğrudan Allah’ın birliğine yönelmiş bir meydan okumaydı. Yine Dehriyye olarak anılan gruplar evrenin zamanın eseri olduğu şeklinde görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu görüş aynı zamanda cahiliyye Arapları arasında da bulunmaktaydı. Yine tabiatçılar olarak isimlendirilen bir grubun Tanrı’yı dışlayarak evreni sadece tabiatın bir eseri olduğu iddiası da cevaplanmalıydı. Bu son iki eleştiri ise Tanrı’nın mutlak ezeliliğine ve varlığına yönelik bir meydan okumaydı. Yine Hint kökenli Brahmanların Peygamberliğin imkân ve gerekliliğine yönelik eleştirileri vardı. Bâtıniler ise dini metinlerin zahiri manalarının önemli olmadığını iddia etmişlerdir. Soru Detay SORU İslam Düşünce okulları nelerdir? CEVAP ? Kelam ? Tasavvuf ? Felsefe Soru Detay SORU İslâm Düşüncesinin Kelam okullarının ortaya çıkışında öncelikle etkili olan unsur nedir? CEVAP İslâm Düşüncesinin Kelam okullarının ortaya çıkışında öncelikle siyasi olaylar etkilidir. Soru Detay SORU Emevîler neden cebir inancını yaymaya çalışmışlardır? CEVAP Emevîler yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla cebir inancını yaymaya çalışmışlardır. Soru Detay SORU Hilafet meselesi ile ortaya çıkan gruplar hangileridir? CEVAP Hilafet meselesi etrafında Hariciler, Şia ve Mürcie grupları ortaya çıkmıştır. Soru Detay SORU Kader ve cebr konuları etrafında hangi okullar ortaya çıkmıştır? CEVAP Kader ve cebr konuları etrafında ise Cehmiyye, Cebriyye, Kaderiyye ve Mutezile okulları ortaya çıkmıştır. Soru Detay SORU Mutezile karşısında ortaya çıkan okullar hangileridir? CEVAP Mutezile karşısında ise Selefiyye, Eşari ve Maturidi okulları ortaya çıkmıştır. Soru Detay SORU İslâm düşüncesinde kelâm geleneği hangi rolü oynamıştır? CEVAP İslâm düşüncesinde kelâm geleneği ise Fârâbî’nin de tespit ettiği üzere savunma rolünü oynamıştır. Kelam bir yandan İslâm inanç esaslarına yöneltilen eleştirileri aklî yöntemlerle cevaplandırmıştır. Diğer yandan da eleştirilerden de istifade ederek İslâm inancını tutarlı bir aklî sistem haline getirmeye çalışmıştır. Soru Detay SORU İslâm Düşünce okullarından tasavvuf nasıl ortaya çıkmıştır? CEVAP İslâm Düşünce okullarından tasavvuf ekonomik zenginleşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır. Soru Detay SORU Tasavvufun ilk dönem temel kavramları nelerdir? CEVAP Tasavvufun ilk dönem temel kavramları da Allah karşısında bireyin ruhunun dalgalanmalarını, duygularını ifade eden kavramlarda kendisini bulmuştur. Korku, hüzün, ümit, sevgi, ihlas, kabz, bast gibi kavramsallaştırmalar bunun örneğidir. Soru Detay SORU Felsefenin İslâm dünyasında oluşmasının en önemli vasatı nedir? CEVAP Felsefenin İslâm dünyasında oluşmasının en önemli vasatı tercüme hareketleridir. Soru Detay SORU Orta Çağdaki felsefe ismi hakkında bilgi veriniz? CEVAP Orta Çağda felsefe tüm aklî bilim ve geleneklerinin şemsiye ismidir ve felsefe büyük oranda bilim anlamına gelmektedir. Soru Detay SORU Felsefenin kapsamı nedir? CEVAP Felsefe metafiziği, fizik ve matematik bilimleri ve bunun dışında ahlak ve siyaset ilimlerini de kapsamaktadır. Soru Detay SORU Müslüman filozofların felsefe anlayışları nedir? CEVAP Müslüman filozoflara göre felsefe insanlığın ortaya çıkışından itibaren devam eden bir tür hakikat araştırmasıydı ve kendileri de hakikatin peşinden koşan öğrencilerdi. Soru Detay SORU Müslüman filozoflar felsefenin hangi boyutlarını her zaman önemsemişlerdir? CEVAP Müslüman filozoflar felsefenin birikimsellik, süreklilik ve evrensellik boyutlarını her zaman önemsemişlerdir. Soru Detay SORU İslam devleti ve felsefe arasında nasıl bir ilişki vardır? CEVAP Bir yandan İslâm varoluşu hususunda bilimleri de içeren felsefeye devlet olmanın ihtiyaçları bakımından ihtiyaç duymuştur. Diğer yandan ise felsefe de güçlü bir siyasal destekle oluşan aklî araştırmalar için gerekli olan güvenliği, maddi şartları, aklî birikimin toplanılmasını ve aklî araştırmaların finansını İslâm devleti aracılığıyla elde etmiştir. Soru Detay SORU İslam Felsefe okulları hangileridir? CEVAP ? Dehriyye ? Tabiatçılık ? Meşşailik ? İşrakilik. Soru Detay SORU Dehriyye okulu hakkında bilgi veriniz? CEVAP Bu okul âlemin ezelîliğini ve maddî evrenin ötesinde akıl, ruh ve Tanrı gibi manevî hiçbir varlığın bulunmadığını ileri sürmüştür. Evrenden ayrı bilinçli ve irade sahibi Tanrı fikrini reddetmiştir. Bilgi konusunda ise duyuların dışında başka bir bilgi kaynağı kabul etmemiştir. Dolayısıyla vahyi, peygamberliği ve mucizeleri de inkâr etmiştir. Bu okul Kelâmcılar ve Meşşâî filozoflarca şiddetle eleştirilmiştir. İslâm dünyasında sürekliliği olan bağımsız bir okul oluşturamamıştır. Soru Detay SORU Tabiatçı okul nedir? CEVAP Tabiatçı okul varlıktaki değişimi sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır. Bu okul tabiattaki her türlü oluşum, değişim ve gelişimi rasyonel olarak açıklamaya çalışmıştır. Burada; tıp, kimya, astronomi ve matematik olmak üzere çeşitli pozitif bilim dallarında ciddi araştırmalar yapılmıştır. Soru Detay SORU İslâm dünyasında hangi isimlerin tabiatçı felsefelerinden bahsedilmektedir? CEVAP İslâm dünyasında Câbir b. Hayyân ile Ebû Bekir Zekeriyya er-Râzî’nin tabiatçı felsefelerinden bahsedilmektedir. Soru Detay SORU Tabiatçı filozof Câbir b. Hayyân’ın savunduğu görüşler nelerdir? CEVAP Câbir b. Hayyân kimya ilminde derinlemesine araştırmalar yapmıştır. Maddî evrenin yapısının açıklanmasının kimyasal analizlerle mümkün olduğuna inanmıştır. Câbir, maddenin temel yapısının felsefe taşının keşfiyle çözüleceğine inanmıştır ve bununla belki de atomu kastetmiştir. Soru Detay SORU Tabiatçı filozof Ebû Bekir Zekeriyya er-Râzî’nin ortaya attığı görüşler nelerdir? CEVAP Ebû Bekir Zekeriyya erRâzî ise varlığın meydana gelişini beş ezelî ilke ile açıklamaktadır. Bunlar yaratıcı Tanrı, ruh, madde, mekân ve zamandır. Evrendeki her türlü değişimin bu beş ezeli ile açıklanabileceği hususunda çok iddialı olmuştur. Râzî, yaratan bir Tanrının varlığını kabul ettiği halde dine ve peygamberlere gerek olmadığını iddia etmiştir. Allah’ın evrenle sürekli ilişkisini mümkün görmeyen deist görüşü savunduğu için İslâm dünyasında takipçileri olmamıştır. Soru Detay SORU Meşşâî Okul’u hangi İslâm filozofları temsil etmiştir? CEVAP Bu okul Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ, İbn Bacce ve İbn Rüşd gibi seçkin İslâm filozofları tarafından temsil olunur. Soru Detay SORU İslâm dünyasında en yaygın ve en etkili olan okul hangi felsefeyi takip etmektedir? CEVAP İslâm dünyasında en yaygın ve en etkili olan okul Aristo felsefesini takip etmektedir. Soru Detay SORU Modern dönemle Meşşâî felsefenin yeşerdiği Orta Çağ dönemi arasında ne gibi farklar vardır? CEVAP İki dönemin evren algılayışları, düşünce dünyaları ve temel kavramları birbirinden oldukça farklıdır. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflar neden Aristo felsefesini seçmişlerdir? CEVAP Bunun en önemli nedeni Aristo’nun, zamanına kadar olan bütün bilgi birikimini tutarlı ve sistemli bir yapı içerisinde tasnif etmesidir. Diğer önemli neden Aristo’nun orijinal fikirlerini ve değerlendirmelerini sunarken izlemiş olduğu mantıkî tutarlılıktır. Başka bir neden ise Aristo felsefi sisteminin bütüncül, tutarlı ve uyumlu bir insan anlayışı imkânını sunmasıdır. Soru Detay SORU Meşşâî okula göre din ile felsefe arasında nasıl bir ilişki söz konusudur? CEVAP Meşşâî okula göre her şeyden önce din ile felsefe arasında konu ve gaye birliği bulunmaktadır. İkisi de insanları mutluluğa götürecek gerçek bilgiyi ve gerçek ameli insanlara öğretmeyi hedeflemektedir. Dinin gayesi Allahı ve var olanları olduğu şekilde bilmek olan gerçek bilgiyle, insanı mutluluğa götüren ve mutsuzluktan alıkoyan bedeni ve nefsanî fiillerden oluşan gerçek ameli insanlara öğretmektir. Felsefe de bu amacı hedeflemektedir. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre felsefe kaça ayrılmaktadır? CEVAP Meşşâî filozoflar Aristo’yu takiben felsefeyi nazarî ve amelî olmak üzere iki kısma ayırmaktadırlar. Soru Detay SORU Nazari felsefe nedir? CEVAP Nazari felsefe metafizik, fizik ve matematik bilimler gibi kendisinden sadece bilmenin ve bilginin hedeflendiği disiplinlerdir. Mantık ise nazari ilimlere bir giriş olarak düşünülmüştür. Mantık doğru düşünmenin ilkelerini ve yöntemini verir. Soru Detay SORU Amelî felsefe nedir? CEVAP Amelî felsefe, bilginin ötesinde eyleminde hedeflendiği ve en genel anlamda insanı mutluluğa ulaştırmanın hedeflendiği disiplinlerdir. Soru Detay SORU Amelî felsefenin alt disiplinleri nelerdir? CEVAP Amelî felsefenin alt disiplinleri kişinin kendi davranış ve eylemlerinin yönetilmesini kendisine konu alan ahlak; kişinin evini yönetmesini konu edinen ev idaresi veya yönetimi ve son olarak ta kişinin şehri veya devleti yönetmesini ele alan siyasettir. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflar amelî felsefeye nasıl yaklaşmışlardır? CEVAP Meşşâî filozoflar Aristocu köklerden hareketle ameli felsefeye yani ahlak siyaset ilişkisine bütüncül ve organik bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Onlara göre sadece ahlak ve siyaset değil, tüm felsefî disiplinler bir bütünü oluşturmaktadır. Tüm alt disiplinleriyle felsefe/hikmet, bilimlerin ötesinde ve onlardan kopuk salt bir spekülasyon olmayıp, bütün ilimlerin üst ismi olup varlığı inceleyip, hakikati aramaktır. Soru Detay SORU Felsefe ve dinin gerçekleri öğretmede uyguladığı yöntemler nelerdir? CEVAP Din insanlara tüm hitap şekilleriyle seslenir. Çoğunlukla insanlarının tümünün anlayacağı retoriği/hitabî söylemi, daha az sık cedelî söylemi ve daha az olarak da bilimsel söylemi/burhanı kullanır. Felsefe ise sadece bilimsel akıl yürütme yöntemi olan burhanı kullanır. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre felsefe ve din arasındaki en önemli fark nedir? CEVAP Meşşâî filozoflarına göre din ile felsefe arasındaki en temel farklılık ifade biçimlerindedir. Felsefenin dili kavramsal, rasyonel ve ispatlıdır. Bu dil ve kullanılan kavramlar akli ilmi gelenekler içerisinde oluşmaktadır. Diğer taraftan kutsal kitaplar ise insanların tümüne hakikatleri anlayabilecekleri bir dille anlatmaktadır. O halde din ile felsefe dil ve yöntem bakımından birbirlerinden ayrıdır. İki bilgi kaynağı arasında çatışma veya çelişki görünen bir durum ortaya çıktığında başvurulacak metot ise tevildir. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre tevili zorunlu kılan nedenler nelerdir? CEVAP ? İnsanların anlama kabiliyetleri farklıdır ve farklı yöntemlerle öğrenirler. ? Dini metinler zahirleriyle ele alındıklarında kazakader ve Allah’ın adaleti gibi konularda çelişki gibi duran ifadelere sahiptir. ? Dini metinlerde kapalı ve müteşabih ifadeler bulunmaktadır. Bu bakımdan dini metinlerin kendisi yorumlanmaya muhtaçtır. Soru Detay SORU Meşşâî filozofların peygamberlik anlayışları hakkında bilgi veriniz? CEVAP Meşşâî filozoflar dehriyye ve tabiatçı okullarının aksine peygamberlik kurumunu kabul etmekte ve felsefi olarak savunmaktadırlar. Meşşâî filozoflara göre peygamberlik kurumu toplum için zorunludur. Çünkü peygamberlerin kanun koyucu olarak siyasî rolleri vardır. Yine peygamberler örnek bir yaşam sürerek topluma ahlaki liderlik yapmaktadırlar. İnsanlara erdemli fiil ve davranışları öğretmektedirler. Böylece toplumun mutluluğa nasıl ulaşacaklarını öğretmekte ve toplumda düzen kurmaktadırlar. Bu bakımdan peygamberlik kurumu zorunludur. Soru Detay SORU Meşşâî filozofların Tanrı anlayışını belirleyen unsurlar nelerdir? CEVAP Birincisi Meşşâîler tenzihte bulunup Yüce Allah’ı her türlü eksiklikten uzak tutmaktadırlar. Bu çerçevede Tanrı zorunlu olarak en mükemmel, en yetkin ve tüm varlığın başlangıcı ilk varlıktır. İkincisi ise zamanlarının fizik anlayışıyla iç içe olan varlık anlayışlarından gelen temel kavramlar vardır. Başka bir ifadeyle zamanlarının fizik tasavvuru Tanrı hakkında kullandıkları kavramları belirlemektedir. Bu bağlamda, Meşşâîler Tanrıyı Zorunlu varlık, İlk Muharrik, En yetkin varlık, akl, âkil ve de makûl şeklinde anmaktadırlar. Soru Detay SORU Farabi Tanrı’yı nasıl tavsif etmektedir? CEVAP Farabi’ye göre; Tanrı zatı itibariyle bir olduğundan bütün varlıklardan farklıdır. Bundan dolayı varlıklar içerisinde sadece ilk varlık ismini ve anlamını O hak eder. İlk Varlık diğer bütün varlıkların ilk sebebidir. O bütün kusur ve eksikliklerden münezzehtir. O’nun varlığı en mükemmel varlık olup diğer bütün varlıkları önceler ve O’nda hiçbir şekilde kuvve olma hali yoktur. O var oluşu hususunda sebebin olmadığı biricik varlıktır. Tanrı sebepsiz ve saf fiildir. O’nda gerçekleşmemiş hiçbir potansiyel bulunmamaktadır. O Kendisi sebebiyle Zorunlu Varlıktır. Tanrı sürekli olarak bilfiil olup, tek bir şeyin zatını akleder. O’na has olan akletme kendi mahiyetinden ibaret olan aklı idrak etmektir. Diğer bir ifadeyle Tanrı hem, akl, hem âkil, hem de makuldür. Soru Detay SORU Meşşâî filozofların evren anlayışları nasıldır? CEVAP Meşşâî filozofların evren tasarımı doğal olarak ana hatlarıyla Aristocu idi. Bu tasarımda aynı zamanda Batlamyus kozmolojisinden gelen unsurlar da bulunmaktadır. Evren en dışta sabit yıldızlar feleğinin ve merkezde ise dünyanın bulunduğu, iç içe geçmiş eş merkezli feleklerden oluşmuştur. Bu evren tasarımında hiçbir boşluk yoktur. Evrenin her tarafı doludur. Bu evren tasarımı kelamcıların savunacağı boşluğun bulunduğu atomcu evren tasarımından tamamen farklıdır. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflarına göre evrendeki varlık nasıl sıralanmaktadır? CEVAP Meşşâî filozoflarına göre evrendeki varlık hiyerarşik olarak şöyle sıralanmaktadır. İlk madde, dört unsur, homojen cisimler, birleşik cisimler madenler, bitkiler, hayvanlar, insan, nefis ve akıl sahibi gök cisimleri ve son olarak İlk Muharrik. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre insanı dünya ile metafizik alem arasında köprü kılan unsur nedir? CEVAP Meşşâî filozoflara göre insanı dünya ile metafizik alem arasında köprü kılan şey akıldır. Soru Detay SORU Meşşâî filozofların insan anlayışı nasıldır? CEVAP Meşşâî filozofların insan anlayışı temelde Aristo felsefesini takip etmektedir. Onlara göre insan beden ve nefsten oluşmuştur. İnsan nefsi yetilerden/güçlerden oluşan bir bütünlüktür. İnsan beslenme, büyüme, üreme, beş duyu, ortak duyu, mütehayyile, hafıza, müfekkire, istek güçlerinden ve akıldan oluşmaktadır. Beslenme, büyüme ve üreme güçleri insanın maddi varlığını ve neslini devam ettirme bakımından önemlidir. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre insanın sahip olduğu güçler nelerdir? CEVAP Meşşâî filozoflara göre insanın beş duyu, ortak duyu, tahayyül, müfekkire ve hafıza güçleri bulunmaktadır. Bu güçlerden her birisinin kendisine has ayrı fiili vardır. Beş duyu dış dünyadan nesnelerin belli özelliklerini almaktadır. Ortak duyu ile duyu objesi hakkında beş duyularla elde edilen parça halindeki veriler birleştirmektedir. Tahayyül gücü beş duyu ile algılanan objeyi, ortadan kaybolduktan sonra da hatırlamaktadır. Müfekkire gücü elde edilen sûretler hakkında tikel yargılar ve mânâlar oluşturmaktadır. Hafıza gücü ise söz konusu objenin hem sûretini hem de onun hakkında verilen ferdî yargıları sürekli olarak zihinde tutmaktadır. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflar aklı nasıl tanımlamaktadırlar? CEVAP Meşşâî filozofların tümü tümel/küllî bilgiden sorumlu ilkeyi akıl olarak tanımlamaktadırlar. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre akıl idrak ettiği konusu bakımından kaça ayrılmaktadır? CEVAP Onlara göre öncelikle akıl idrak ettiği konusu bakımından ikiye ayrılmaktadır. Bunlar; Nazarî Akıl ve Amelî Akıl’dır. Aklın matematik, fizik, metafizik gibi teorik konuları incelediği haline nazari akıl ismini vermektedirler. Akıl aynı zamanda eylemler, fiiler, davranışlar ve kararlar hakkında da işlemde bulunmaktadır. Meşşâî filozoflar aklın bu haline ameli akıl adını vermektedirler. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflar insanda tümel bilginin oluşması ve aklın gelişmesi evrelerini nasıl tasnif etmişlerdir? CEVAP ? Kuvve halindeki akıl veya potansiyel akıl ? Fiil hale geçmiş akıl ? Meleke halindeki akıl ? Müstefad Akıl Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre insanın davranışları nasıl ortaya çıkmaktadır? CEVAP İnsan davranışının ortaya çıkmasında, dış dünya ve bunların insan nefsindeki uzantıları olan duyu ile hayali formlar etkilidir. Ama aynı zamanda istek gücü de etkilidir. Meşşâî filozoflar istek gücünü, eyleme ve davranışa yönelik olarak insanın içindeki bir tür enerji ve bir tür potansiyel olarak anlamaktadırlar. İstek gücü ise şehvet, öfke ve aklın etkilerine açıktır. İnsan davranışlarındaki çatışma ve giriftliğin sebebi de budur. Aklın istek gücü üzerinde etkili olması durumuna ihtiyar adı verilmektedir. Bu durumda insanın davranışı aklın yönlendirmesiyle ortaya çıkmaktadır. İnsan kendi içinde bu güçlerin çatışmasını yaşamaktadır ama aynı zamanda insanın seçim gücü de bulunmaktadır. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflara göre insanın kendi içindeki özgürlüğü nasıl açıklanmaktadır? CEVAP Meşşâî filozoflara göre insanın kendi içindeki özgürlüğü, davranışlarının ortaya çıkışında şehvet ve öfke güçlerinin düşünme/akıl gücü tarafından kontrol altında tutulmasıyla açıklanmaktadır. Diğer bir ifadeyle onlara göre psikoloji bağlamında özgürlük, insanın aklı aracılığıyla tutku ve kızgınlıklarının tutsaklığından kurtuluşudur. Soru Detay SORU İşrâk okulu hangi düşünceyi savunmaktadır? CEVAP İşrâk okulu Meşşai bilginin kaynağı olarak akıl yürütmeyi temel alan rasyonalist Meşşâî felsefeye karşı mistik tecrübe ve deruni sezgiye dayanan düşünceyi savunmaktadır. İşrâkiler kesin bilgiye ulaşmada mantıkî kanıtlama ve çıkarımların yetersiz olduğunu savunmaktadır. Bu okula göre işrak, epistemolojik açıdan akıl yürütmeye veya bir bilgi vasıtasına gerek kalmadan bilginin doğrudan içe doğmasıdır. İşrak bir iç aydınlanma, keşf ve zevke deruni bilgidir. Soru Detay SORU İşrak okulunun kaynakları nelerdir? CEVAP İşrak okulunun kaynakları İbn Sînâ, Gazzâlî, İbn Tufeyl, tasavvuf geleneği, İran hikmetiyle, Hermetik geleneğidir. Soru Detay SORU Sühreverdî, araştırma ve iç sezgi yöntemlerini kullanmaları bakımından hakikati arayanları kaça ayırmaktadır? CEVAP ? Teellühü esas alıp bahse önem vermeyenler ? Tefekkür ve rasyonel araştırmayı önemseyip teellühü ihmal edenler ? Her iki yolu takip edenler. Soru Detay SORU İşrakiler Meşşâi okulunu hangi yönlerden eleştirmektedirler? CEVAP Örneğin, Meşşâilerde varlığın en yüksek cinsleri sayılan on kategoriyi cevher, hareket, izafet, nicelik ve nitelik olmak üzere beşe indirmektedir. Aslında Sühreverdî, manevi varlıkları hesaba katmadan varlığı sadece maddeye indirgeyerek kategorileri belli sayı ile sınırlamanın ve bunları varlığın temel formları saymanın yanlış olduğu kanısındadır. Esasen ona göre kategorilerin ilme pek fazla katkısı da yoktur. Yine Sühreverdî, Aristonun tanım teorisini de eleştirmektedir. Buna göre eğer bir şeyin tanımının cinsi ve faslıyla yani ayırıcı temel özellikleri ile yapılması yeterli değildir. Çünkü temel ayırıcı özellikler herkes tarafından bilinememektedir. Sühreverdi felsefi bilimler tarafından ortaya konulan şeylerin ayırıcı temel özelliklerinin kesin bir şekilde belirlenemediği kanaatindedir. Soru Detay SORU İşraki okul varlık kavramı yerine hangi kavramı kullanmaktadır? CEVAP İşraki okul varlık kavramı yerine nur yani ışık kavramını kullanmıştır. Okula göre nur kavramı gayet açık ve seçik olduğu ve tüm varlıklarda bulunduğu için tanımlanmaya ihtiyacı yoktur. Nur, özünde apaçık olup başka varlıkları açığa çıkarandır. Soru Detay SORU İşraki okul varlığın ortaya çıkışını nasıl açıklamaktadır? CEVAP Nur mahiyetçe son derece açık ve belirgin olduğu için tarif edilemez. Nur bütün varlığa yayılmıştır. Kendisinde nurun bulunmadığı hiçbir varlık ve nesne yoktur. Tüm maddî ve manevî her çeşit varlığın oluşumunda nur vardır. Dolayısıyla tüm varlıklar içlerinde bulunan nurun yoğunluğuna göre bir hiyerarşi oluşturmaktadırlar. Varlığın zirvesinde ise Nurlar Nuru, Kutsal Nur olan Yüce Allah bulunmaktadır. Biricik ve zorunlu olan bu nurdan diğer varlıklar ve nurlar sudur etmektedir. Soru Detay SORU İşrâki filozoflar nuru kaça ayırmaktadırlar? CEVAP İşrâki filozoflar nuru, var olmak için başkasına ihtiyacı olmayan saf nur ve varlığı başkasından olan arazî nur diye ikiye ayırmaktadırlar. Soru Detay SORU İşrâk okulundaki Tanrı anlayışı nasıldır? CEVAP Nurlar Nuru, Yüce Allah bütün varlıkların var olmak için kendisine bağımlı olduğu ve kendisinin var olmak için hiçbir şeye bağımlı olmadığı nur bu nurdur. O’nun dışındakiler varlığını ondan alır. O’nun eşi benzeri yoktur. Her şeye hükmeder. Her türlü kudret ve olgunluk ondan kaynaklanır. Varlığının şartı ve zıddı yoktur. Ezeli ve ebedidir. İşrakiler Meşşâîler gibi Yüce Allah hakkında tenzih ilkesini uygularlar. Hiçbir sıfatı, yüceliğine zeval getirir diye Tanrı’ya yakıştırmazlar. Tanrı, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyden zengin ve müstağni, her şeyden aşkın, kendi kendine var olan yegâne varlıktır. O zorunludur. Var edendir. Niteliklerden azade ve münezzehtir. Zaten nitelikler gerçek birliğe aykırıdır. Soru Detay SORU Sühreverdi’nin peygamber anlayışı nasıldır? CEVAP Sühreverdi’ye göre, Peygamber, bilge için bir rehber, toplum için de düzeni sağlayan kuralları koyan bir yol gösterici olarak mutlaka gereklidir. Soru Detay SORU İslam Düşünce okullarının ortaya çıkışının genel sebebi nedir? CEVAP Hz Peygamberin ölümünden sonra Müslümanların hayatta karşılaştıkları problemler artarak devam etti. İslâm bilginleri ve düşünürleri aracılığıyla dinamik olarak bu sorunlara çözüm bulmak durumundaydı. Bu doğal süreç bugünde devam etmektedir. Sonuç olarak da hayatla dinamik etkileşim neticesinde İslâm düşünce okulları ortaya çıktı. Soru Detay SORU Dini metinlerin mahiyetinden kaynaklanan sebepler nelerdir? CEVAP İslâm Düşüncesinin oluşumunda dini metinlerin kendi karakterlerinden kaynaklanan özellikler bulunmaktadır. Zahirleri açısından bakıldığında, Allah’ın sıfatları, insanın irade hürriyeti gibi konularda dini metinlerin kendi içerisinde çelişik ifadeler bulunmaktadır. Bu zaman zaman Kur’an ayetlerinin birbirleriyle çelişmesi şeklinde olduğu gibi, zaman zamanda Kur’ an ayetlerinin hadislerle çelişmesi şeklinde tezahür etmiştir. Nitekim İslâm düşünce geleneği metinlerin zahirlerindeki bu çelişkileri anlamlandırmak için yoğun bir çaba gösterecektir. Kelam, Felsefe ve Tasavvuf okullarının ortaya çıkışında bu tür dini metinler belirleyici olacaktır. Ayrıca dinî metinlerin bünyelerinde barındırdığı kapalılığın belirleyici bir rolü vardır. Bazı ayet ve hadisler farklı şekillerde anlaşılabilmiştir. Bazı dini metinlerin anlamları herkesin aynı şeyi anlayabildiği şekilde açık ve seçik değildir. Dini ilimlerde bu olguya müteşabih, mecaz, kinaye, teşbihi, tecsimi ifadeler, müphem, müşterek, müşkil, mücmel ve hafi gibi kavramlarla işaret edilmiştir. Soru Detay SORU Hz. Peygamberin Medine’ye hicreti İslam dünyası için hangi yapının oluşmasını sağladı? CEVAP Hz. Peygamberin Medine'ye hicretiyle İslâm’ın siyasal yapısı kurulmuş oldu. Medine'de oluşan yeni siyasî-hukukî yapı içinde bir taraftan sosyal, ekonomik ve askerî teşkilâtlanma gerçekleştirilirken diğer taraftan buradaki ve Arap yarımadasındaki gayri müslimlerle iyi ilişkilerin kurulmasına çalışıldı. İslâm Peygamberinin liderliğinde gerçekleşen âdil ve kuşatıcı yönetimle İslâm Arap yarımadasındaki en büyük güç haline geldi. Soru Detay SORU İslâm’ın diğer iki semavi din geleneğinden önemli olan farkı nedir? CEVAP İslâm’ın diğer iki semavi din geleneğinden önemli bir farkı vardır. İslâm, tarihi bir gerçeklik olarak devletle beraber var olmuştur. Yahudilik ve Hıristiyanlık ise doğuşları itibariyle devletle beraber ortaya çıkmamışlardır. Aksine mevcut devletlerin yöneticilerinden saklanmak zorunda kalmışlardır. Yahudiler modern İsrail devleti kurulana kadar uzun bir dönem devletle beraber var olamamıştır. Göreli olarak güvenliğe ulaştıkları zaman dilimi Müslüman idaresi altında geçirdiği dönemdir. Hıristiyanlar ise Romanın Hıristiyanlığı resmen kabul edene kadar döneme kadar Roma krallarının takibine uğradı. Konstantius 325 İznik’te Hıristiyanların kilise kurmalarına izin verdi. Kendisini de kilise dışından piskopos ilan etti. Daha sonra imparator Theodosius 375-395 -herkesin önünde- kilise yetkilisi Milanolu Ambrosius karşısında günah çıkardı. Böylece Hıristiyanlık devletle beraber var olma imkânını elde etti. Öncesi ve sonrası mukayeseli düşünüldüğünde, Hıristiyanlığın aklî mirasla ilişkisi farklılaşmaktadır. İslâm dinin durumu ise tarihsel bir tespit olarak farklı olmuştur. İslâm’ın doğuşundan itibaren devletle beraber varlığını devam ettirmesi, İslâm dininin düşünce okullarının oluşum sürecini ve mahiyetlerini etkilemiştir. Soru Detay SORU İmparatorluk yapısındaki geniş coğrafyadaki kültürel zenginlik doğal olarak İslâm’a yönelik hangi eleştirilerin ortaya çıkmasını sağladı? CEVAP Bu imparatorluk yapısındaki geniş coğrafyadaki kültürel zenginlik doğal olarak İslâm’a yönelik eleştirileri de ortaya çıkardı. Diğer din ve kültürlerden gelen aklî eleştiriler İslâm düşünce okullarını çok çeşitli şekillerde etkiledi. Brahmanizm, Mecusilik, Dehrilik, Tabiatçılık, Batınîlik ve İlhad gibi hareketler İslâm’a yönelik entelektüel eleştiri ve saldırılarda bulundu. Bu eleştiriler bir yönüyle İslâm’ın kendi metinlerinin daha farklı ve derinden anlaşılmasına yol açarken diğer yandan da “red” ve savunma çabalarıyla aklî sınırlar çizilme ihtiyacını doğurdu. Soru Detay SORU İslâm Düşüncesinin Kelam okullarının ortaya çıkış sebepleri nelerdir? CEVAP İslâm Düşüncesinin Kelam okullarının ortaya çıkışında öncelikle siyasi olaylar etkilidir. Hz. Peygamber’in ölümünün arkasından kimin halife olacağı sorunu ortaya çıkmıştır. Hz. Ali’nin sonraki taraftarları, halifenin kimin olacağının dinen, vahiy yoluyla belirlendiğini iddia etmişlerdir. Hz. Osman’ın öldürülmesinin ardından Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde meydana gelen Cemel ve Sıffîn savaşları meydana gelmiştir. Bu bağlamda bir Müslümanı öldürmenin dinî hükmü, iman-günah, kader-cebir, tekfir gibi konular tartışılmış ve çözümler aranmıştır. Mehdî inancı böylesi bir ortamda tartışılmaya başlanmıştır. Öte yandan Emevîler yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla cebir inancını yaymaya çalışmışlardır. Bütün bunlar kelâm disiplininin doğmasına sebep teşkil eden iç faktörlerdir. Hilafet meselesi etrafında Hariciler, Şia ve Mürcie grupları ortaya çıkmıştır. Kader ve cebr konuları etrafında ise Cehmiyye, Cebriyye, Kaderiyye ve Mutezile okulları ortaya çıkmıştır. Mutezile karşısında ise Selefiyye, Eşari ve Maturidi okulları ortaya çıkmıştır. Soru Detay SORU Tasavvuf okullarının ilk ortaya çıkış sebebi nedir? CEVAP İslâm Düşünce okullarından tasavvuf ise tarihsel olarak ilk ortaya çıkışı ekonomik zenginleşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır. Fetihler sonrası İslâm toplumun geçirmiş olduğu zenginleşme ve dünyevileşme eğilimleri dinin, insanın, dünyanın ve yaşamım anlamına dair sorular uyandırmıştır. Sufiler hem bu soruları sormuşlar hem de buna insanın kendi iç dünyası merkezli bir cevap vermişlerdir. Tasavvufun ilk dönem temel kavramları da Allah karşısında bireyin ruhunun dalgalanmalarını, duygularını ifade eden kavramlarda kendisini bulmuştur. Korku, hüzn, ümit, sevgi, ihlas, kabz, bast ve benzeri kavramsallaştırmalar bunun örneğidir. Aynı zamanda ilk dönem tasavvufuna zühd dönemi denmesi de dünyevileşmeye gösterilen tepkinin başka bir ifadesiydi. Soru Detay SORU İslâm Felsefe Okullarının kurulması hangi dinamikle olmuştur? CEVAP İslâm Düşünce Okullarından felsefenin kurulması ise farklı bir dinamikle olmuştur. Felsefenin İslâm dünyasında oluşmasının en önemli vasatı tercüme hareketleridir. Başlangıcından itibaren devlet olmanın bir gerekliliği olarak Müslüman yöneticiler aklî ilimlere ihtiyaç duymuştur. Bilindiği üzere Arap toplumu aklî ilmi geleneği olan bir toplum değildir. Aklî ilim geleneklerinin oluşması ise tercüme çabalarıyla mümkün olmuştur. Orta Çağda felsefe tüm aklî bilim ve geleneklerinin şemsiye ismidir. Ve felsefe büyük oranda bilim anlamına gelmektedir. Müslüman filozofların yazmış olduğu eserlerin isimlerinde, felsefe tasniflerinde, konularında, içeriklerinde ve ele almış oldukları problemlerde çok açık bir şekilde gözükmektedir. Müslüman filozoflara göre felsefe insanlığın ortaya çıkışından itibaren devam eden bir tür hakikat araştırmasıydı ve kendileri de hakikatin peşinden koşan öğrencilerdi. Müslüman filozoflar felsefenin birikimsellik, süreklilik ve evrensellik boyutlarını her zaman önemsemişlerdir. Kendilerinin ürettikleri felsefi birikim de evrensel dünyaya hitap etmekteydi İbn Haldun, 2005, Soru Detay SORU Dehriyye okullarının içeriğinde neler bulunmaktadır? CEVAP Bu okul âlemin ezelîliğini ve maddî evrenin ötesinde akıl, ruh ve Tanrı gibi manevî hiçbir varlığın bulunmadığını ileri sürmüştür. Evrenden ayrı bilinçli ve irade sahibi Tanrı fikrini reddetmiştir. Bilgi konusunda ise duyuların dışında başka bir bilgi kaynağı kabul etmemiştir. Dolayısıyla vahyi, peygamberliği ve mucizeleri de inkâr etmiştir. Bu okul Kelâmcılar ve Meşşâî filozoflarca şiddetle eleştirilmiştir. İslâm dünyasında sürekliliği olan bağımsız bir okul oluşturamamıştır Soru Detay SORU Tabiatçı filozof ünlü hekim Ebû Bekir Zekeriyya er- Râzî varlığın meydana gelişini hangi ilkelerle açıklamaktadır? CEVAP Varlığın meydana gelişini beş ezelî ilke ile açıklamaktadır. Bunlar yaratıcı Tanrı, ruh, madde, mekân ve zaman’dır. Evrendeki her türlü değişimin bu beş ezeli ile açıklanabileceği hususunda çok iddialıdır. Râzî, yaratan bir Tanrı'nın varlığını kabul ettiği halde dine ve peygamberlere gerek olmadığını iddia etti. Allah’ın evrenle sürekli ilişkisini mümkün görmeyen deist görüşü savunduğu için İslâm dünyasında takipçileri olmadı. Soru Detay SORU Meşşâî Okulunun İslam dünyası için önemi nedir? CEVAP Meşşâî felsefe okulu felsefenin İslâm dünyasına aktarılması, içselleştirilmesi, sistemleştirilmesi, yeni özgün felsefi sorunların inşası ve evrensel felsefi sorunların tartışılmasına devam bakımından son derece önemlidir. Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ, İbn Bacce ve İbn Rüşd gibi seçkin İslâm filozofları tarafından temsil olunur. İslâm dünyasında en yaygın ve en etkili olan okul Aristo felsefesini takip eder. Okul Aristo’yu Yunanlı şarihler üzerinden tanır. Ayrıca İskenderiye okulunun Yeni Eflâtuncu yorumcularının şerhleri de etkilidir. Soru Detay SORU Meşşâî filozoflar niçin Aristo felsefesini seçmişlerdir? CEVAP En önemli sebep Aristo’nun zamanına kadar olan bütün bilgi birikimini tutarlı ve sistemli bir yapı içerisinde tasnif etmesidir. Böylece insanlığın tüm akli mirası Aristo felsefesiyle kısmen temsil edilmekteydi. Onlar için Aristo’nun kitapları bilimsel bir dilin kurucu ve açıklayıcı kavram ve teorilerini sunmaktadır. Diğer bir ifadeyle bu okulun filozofları Aristo’nun kitaplarıyla ortaya sunmuş olduğu felsefî yapıyı gerçekliğin teorik ve felsefi ifadesi olarak görmektedir. Diğer önemli sebep Aristo’nun orijinal fikirlerini ve değerlendirmelerini sunarken izlemiş olduğu mantıkî tutarlılık şeklinde ifade edilebilir. Aristo’nun Meşşâî filozoflar üzerindeki etkisini derinleştiren diğer bir sebep ise, Aristo felsefi sisteminin bütüncül, tutarlı ve uyumlu bir insan anlayışı imkânını sunmasıdır. Soru Detay SORU Farabi Tanrı’yı hangi şekilde tavsif eder? CEVAP Tanrı zatı itibariyle bir olduğundan bütün varlıklardan farklıdır. Bundan dolayı varlıklar içerisinde sadece ilk varlık ismini ve anlamını O hak eder. İlk Varlık diğer bütün varlıkların ilk sebebidir. O bütün kusur ve eksikliklerden münezzehtir. O’nun varlığı en mükemmel varlık olup diğer bütün varlıkları önceler ve O’nda hiçbir şekilde kuvve olma hali yoktur. O var oluşu hususunda sebebin olmadığı biricik varlıktır. Tanrı sebepsiz ve saf fiildir. O’nda gerçekleşmemiş hiçbir potansiyel bulunmamaktadır. O Kendisi sebebiyle Zorunlu Varlıktır. Tanrı sürekli olarak bilfiil olup, tek bir şeyin zatını akleder. O’na has olan akletme kendi mahiyetinden ibaret olan aklı idrak etmektir. Diğer bir ifadeyle Tanrı hem, akl, hem âkil, hem de makûldür. Soru Detay SORU Evrendeki varlık hiyerarşik olarak nasıl sıralanmaktadır? CEVAP Evrendeki varlık hiyerarşik olarak şöyle sıralanmaktadır. İlk madde, dört unsur, homojen cisimler, birleşik cisimler madenler, bitkiler, hayvanlar, insan, nefis ve akıl sahibi gök cisimleri ve son olarak İlk Muharrik. Bütün bunlar sonra gelenin önce gelenin gayesini oluşturduğu bir varlık şemasını ortaya koyar. Böylesi bir tasarım aynı zamanda kelâm Eşari okulunun eleştirilerinin en önemli noktalarından da birini oluşturmaktadır. Soru Detay SORU Meşşâî filozofları akıl anlayaşılarını nasıl tanımlamışlardır? CEVAP Meşşâî filozofların tümü tümel/küllî bilgiden sorumlu ilkeyi akıl olarak tanımlar. Akıl evrenin gerçekliğini idrak edecek güçtür. İnsanı bu dünyadan öte dünyanın Aklı da konusu ve gelişim evreleri bakımından tasnif ederler. Aklın fiilleri ise kavramların üretilmesine karşılık gelen tasavvur, bu kavramalar arasında ilişki kurmak ve doğrulamak ve yanlışlamaktan ibaret olan hüküm vermektir. Onlara göre öncelikle akıl idrak ettiği konusu bakımından ikiye ayrılır. 1 Nazarî Akıl ve 2 Amelî Akıl. Aklın matematik, fizik, metafizik gibi teorik konuları incelediği haline nazari akıl ismini verirler. Akıl aynı zamanda eylemler, fiiler, davranışlar ve kararlar hakkında da işlemde bulunur. Meşşâî filozoflar aklın bu haline ameli akıl adını verirler. Soru Detay SORU Meleke halindeki akıl Meşşâî filozofları tarafından nasıl tanımlanmıştır? CEVAP Meleke halindeki akıl İnsan aklının yetkinleşmesindeki bir ileri safhayı temsil eder. İnsan aklettikçe soyutlama ve tümel yargılarda bulunmada yetkinleşir. Öyle ki bu durum onda bir meleke, alışkanlık haline gelir. Bundan dolayı insan aklının bu yetkinlik hali meleke şeklinde isimlendirmişlerdir. Soru Detay SORU İşrâki Okulu hangi düşünceyi savunur? CEVAP İşrâk okulu Meşşai bilginin kaynağı olarak akıl yürütmeyi temel alan rasyonalist Meşşâî felsefeye karşı mistik tecrübe ve deruni sezgiye dayanan düşünceyi savunur. İşrâkiler kesin bilgiye ulaşmada mantıkî kanıtlama ve çıkarımların yetersiz olduğunu savunur. Bu okula göre işrak, epistemolojik açıdan akıl yürütmeye veya bir bilgi vasıtasına gerek kalmadan bilginin doğrudan içe doğmasıdır. İşrak bir iç aydınlanma, keşf ve zevke deruni bilgidir. Ontolojik açıdan ise işrak, Nurlar nurundan aşağıya doğru nurların derecelenmesi ve varlığın zuhur edip gerçeklik kazanmasıdır. Soru Detay SORU İşrakilerin Meşşâi Okul Eleştirisini yaparakhangi felsefi görüşleri oluşturmaya çalışmıştır? CEVAP İşrâkilik felsefî görüşlerini temellendirirken Meşşâî felsefenin problemleri üzerinde yürür; bunlardan bazısını değiştirerek sistemine alır, bazısını da eleştirir. Mesela Meşşâilerde varlığın en yüksek cinsleri sayılan on kategoriyi cevher, hareket, izafet, nicelik ve nitelik olmak üzere beşe indirir. Bir varlığı diğerinden ayırıp tanımada bu beş kategori yeterlidir. Aslında Sühreverdî, manevi varlıkları hesaba katmadan varlığı sadece maddeye indirgeyerek kategorileri belli sayı ile sınırlamanın ve bunları varlığın temel formları saymanın yanlış olduğu kanısındadır. Esasen ona göre kategorilerin ilme pek fazla katkısı da yoktur. Yine Sühreverdî, Aristo'nun tanım teorisini de eleştirir. Buna göre eğer bir şeyin tanımının cinsi ve faslıyla yani ayırıcı temel özellikleri ile yapılması yeterli değildir. Çünkü temel ayırıcı özellikler herkes tarafından bilinebilir değildir. Sühreverdi felsefi bilimler tarafından ortaya konulan şeylerin ayırıcı temel özelliklerinin kesin bir şekilde belirlenemediği kanaatindedir. Soru Detay SORU İşraki okulu varlık kavramı yerine neden nur yani ışık kavramını kullanmıştır? CEVAP Felsefe geleneği en temel kavram olarak “varlık”ı kullanmaktaydılar. İşraki okul ise varlık kavramı yerine nur yani ışık kavramını kullanmıştır. Okula göre nur kavramı gayet açık ve seçik olduğu ve tüm varlıklarda bulunduğu için tanımlanmaya ihtiyacı yoktur. Nur, özünde apaçık olup başka varlıkları açığa çıkarandır. İşraki okul varlığın ortaya çıkışını Fârâbî ve İbn Sînâ'nın sudur teorisine benzer bir şekilde açıklarlar. Yalnız sudur teorisindeki akılların yerine nurlar konulur. Nur mahiyetçe son derece açık ve belirgin olduğu için tarif edilemez. Nur bütün varlığa yayılmıştır. Kendisinde nurun bulunmadığı hiçbir varlık ve nesne yoktur. Tüm maddî ve manevî her çeşit varlığın oluşumunda nur vardır. Dolayısıyla tüm varlıklar içlerinde bulunan nurun yoğunluğuna göre bir hiyerarşi oluştururlar. Varlığın zirvesinde ise Nurlar Nuru, Kutsal Nur olan Yüce Allah bulunur. Biricik ve zorunlu olan bu nurdan diğer varlıklar ve nurlar sudur eder. Soru Detay SORU İşrakilerin Tanrı anlayışını nasıl tanımlamışlardır? CEVAP Nurlar Nuru, Yüce Allah bütün varlıkların var olmak için kendisine bağımlı olduğu ve kendisinin var olmak için hiçbir şeye bağımlı olmadığı nur bu nurdur. O’nun dışındakiler varlığını ondan alır. O’nun eşi benzeri yoktur. Her şeye hükmeder. Her türlü kudret ve olgunluk ondan kaynaklanır. Varlığının şartı ve zıddı yoktur. Ezeli ve ebedidir. Tanrı, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyden zengin ve müstağni, her şeyden aşkın, kendi kendine var olan yegâne varlıktır. O zorunludur. Var edendir. Soru Detay
tasavvufun ortaya çıkış sebepleri nelerdir